30 Aralık 2012 Pazar

ben

ölmenin kenarına konmuş bir serçe ayağına dolanmış kısa çöp parçası.

26 Aralık 2012 Çarşamba

ben mi?

iyiyim ya siz.

28 Kasım 2012 Çarşamba

basit şiirler


her biri ayrı bir kadına yazıldı,
ucunda ekmek derdi yoktu,
özgürlük istemiyordu hiç biri.
ve savaş umurunda değildi aşkın.
her biri bir kadına yazıldı,
basit şiirler
ve basit kadınlar.
ucunda ölmek,
sonunda isyan yoktu.
her biri basit bir kadına yazıldı,
basit şiirler ve aşklar.
devrim değildi kadın
ve aşk hiç değildi.
ölmek gibi basitti,
her kadın
ve her şiir....

19 Kasım 2012 Pazartesi

hiç bir kadın


uzun sohbetler,
masum heyecanlar ve soğuyan sabaha doğrular,
en güzel yerinde gelen tren sesi de yok.
o sihirli cümleler,içinde acıdan başka bir şey olmayan şiirlerin içinde eriyip gitmiş.
yüreği hoplatan aşk da yok.
kadın da yok.
sen de yoksun.
hiç bir kadın yok.
saat 1 ankara trenini beklerken gelen köpek sesleri de yok.
garda ağlayan bebek büyüdü mü?
ya da çantamı alıp gidecek mi diye düşündüğüm hırsız da mı yok.
kadın yok,
sen yoksun.
kalabalığın içinde ağladığım yalnızlığım da yok.

23 Ekim 2012 Salı

yoksul


göz kapakları akmış bir sevgili,
ellerinde pamuk ipliği bir yalnızlık..
düşlerine pencere soğuğu çarpıyor bu gece,
arkası leş kokan binalardan inlemeler duyuluyor yine..
kimisi öfke,
kimisi nefret,
kimisi aşk boşaltıyor tanıdık ve yabancı bedenlere..
sokaklar soğuk ve yoksul,
yalnızlık gibi..

ibadet


her mısrası bulutlara saklanmış aşkın tanığıyız,
yağmur yağar düş olur saçların.
gök mavi düşer üzerimize
ve kapatır bedenini gözlerimden..
ruhuna dokunurdu her yağmur damlasının serinliği,
bir mısra
ve aşk..
bu gece de tavaf ettim aşk kokulu yağmur hüzünlü omuzlarını...

18 Ekim 2012 Perşembe

iyi geceler şiiri


mutsuz değilim kokunu duymadan,
ya da dokunmadan..
galiba kelimelerim yetersiz anlatmaya bedenimi.
susuyorum zamanla sevdikçe yüreğini,
ve düşüyorum kat be kat yüreğine...
her kelimede derin izler bırakıyor düşlerim sonsuzluğuna
ve ben düşüyorum saç diplerine en sevda umudumla...
sonra mı?
sen sokuluyorsun arsız ruhumun tenha yerlerine,
bir bir söküyorsun acılarımı yerlerinden.
düş gibi düştük bedenlerimizden yüreklerimize sevgili,
masum bir aşk
ve masum dokunuşlar....

17 Ekim 2012 Çarşamba

güzel


güzel...
gözleri kömür karasına batırılmış aşkın terk edilmiş yalnız şehri,
saçlarında hala kokum duruyor.
dokunduğum yüreği sıcak,
uzak değil sevda sözleri ve boynumda asılı duran aşk dizeleri...
bu gece de seni severek uyanacağım yeni bir karanlığa,
güneş doğmadan süpür saçlarından yalnızlığı.
seni istediğim her an gözlerim yüreğine kilitlenir oldu...
sevdam ile kal güzel..
güzel kal sevdam ile.....

16 Ekim 2012 Salı

düş güzeli


ahhh kadın...
sarılmalı bu gece düş güzeline boylu boyunca.
dudaklarına aşktan nameler tattırmalı dudaklarım,
ellerim bir sevdanın kokusunda gezinmeli saçlarına dokununca.
ahhh kadın..
bu gece ilk ve en güzel aşk gecesine doğsun,
yarına güzel umutlar bıraksın parmak izlerimiz..
ben sana düş güzelim derim,
sen rüya adam..
ve bu adam teninde gezdirsin okunmamış her şiiri.
ruhuna dokusun özlemeyi,aşkı sevdayı...

8 Ekim 2012 Pazartesi

kapı


girip çıktığımız her yerin tek sorumlusu gibi duran heybetli,
sıradan
ve bazen de tahrik edici yapılardır.
kapı tahrik eder mi?
ardından gelen sesler,
kokular,
acılar..
ya da umut..
en çok da umut tahrik eder insanı,
hayal edilen her umut bir kapının ardından gizli..
kapı,
gizlediği her şeyi görür.
en çok da sen soyunurken seni anlatmasını seviyorum,
bazen
gözlerim
bazen de ellerim olur kapılar...

30 Eylül 2012 Pazar

suskun

yazıya başlık atmak yazmaktan daha da zor.
yani yalnızım,
hem de çok.
acıtmıyor bu yüreğimi,
kimse de acımasın.
gel ve sev beni,
sevişelim...

19 Eylül 2012 Çarşamba

otopsi


pişman olup geldiğinde köpek gibi salyalar akacak diş aralarımdan
ve ben seviştiğim tüm kadınlar gibi
nefreti çizeceğim meme uçlarına.
kasıklarında dudak izlerim olacak otopsi raporlarında sevgili,
aşk bu defa sert bitecek.
kucağımı kalçaların doldururken
ben yine boşluğa doğru süreceğim tüm ihanetlerini.
sessiz ol bu gece,
polisler geldiginde telsiz anonslarında ismimi duymalıyım.
bir daha diyorum sevgilim;
pişman olup döndüğünde
seni sonsuzluk kadar içimde saklayacağım.

12 Eylül 2012 Çarşamba

sayfa 12

adam uzandı kadının üstüne,
vahşi köpeğini sürdü sıcak çöllerine
ve yağdı bereketi köpeğinin üzerine...

11 Eylül 2012 Salı

bu bir veda başlığıdır

uzun yoruldum,
hem de çok uzun..
sonra sustum,
bazen uzun bazen de çok uzun.
koştum,
upuzun.
ardından baktım...
sonra kaçtım,
başka
tanımadığım
sonradan hatırlayamadığım..
döndüm
uzun bir dönüş.
şimdi gidiyorum,
uzun
upuzun..
bu da bir şiir,
senin gibi..
bir hayal ve gidilmeyen...

2 Eylül 2012 Pazar

serinyol


düşünsene;
çok uzaklarda ama dokunmak mesafesinde
seni seven biri var.
sevdiğin biri,
ama uzak.
gözleri yok,
yüzü kayıp,
kokusu saklı...
sadece sesi var,
her türküde iç geçirten
her şarkıda dansa kaldıran sesi.
ne kadar da isyan etse yürek boşuna,
o uzak.
belki mutlu
ya da mutsuz.
ama ben onsuz
o bensiz....


Vurgun ile  hanzade_555

4


avucum gök kuşağı dolu,
her satırına özgürlük çizdiğim boya kalemlerim var.
yakın,
çok yakın bir aşk..
adı barış,
gözlerinde özlemler olan.
uzak diyarların yağmurlarında ıslanan saçların gurbet yanığı,
ben seni seviyorum,
en az sen kadar.
ve biz sarılırken yağmurlar eşit yağar gökyüzümüzden...

3


ben,
iki ayak,
gözlerim,
kokum..
tümden yarım bir adam,
seni özlemiş deseler ben bile inanırdım.
kim kaldı bizden geriye,
küçük bizler.
sen ve ben...
sıcak bir yatağın soğuk köşesi,
örtüsüz sabahların ilk ışık hüzmesi gibi sevişmesiz.
uyudum,
sensiz ve ilk...

24 Ağustos 2012 Cuma

2


ölmeliyiz artık,
senden uzak ölümlere gitmeliyiz.
saçlarının kızıl olmadığı,
ya da siyahtan önceki sana..
gözlerin de koyu olmasın.
umudun mavisiz kalsın,
ölmeliyiz biz.
aşka susamadan ve dokunmadan gözyaşlarımıza.
bu gece,
sabah olmadan ölmeliyiz.
son defa sevişmeden gömmeliyiz yüreklerimizi...

1


masallara inanır oldum,
sonu acı da bitse.
şiirler daha çok dokunur oldu gözlerime.
ağlamaklı bir sesten işittiğim ayrılık sözleri gibiydi gülüşlerin,
acı veren.
ve sen saçlarını ne zaman rengime boyasan
ben terk ediyorum bedenimi.
biliyorum,
her kelime benzer aşklar getirdi sana,
ve her aşk acı son..

21 Ağustos 2012 Salı

merak mı

ediyorsun?
her zaman ki gibi,
yalnızlığımla oynaşıyorum...

10 Ağustos 2012 Cuma

içten sevmeli yürek

tamir edilecek her şey demirden yapıldı,
gözlerin gibi.
bazenleri çoğaldıkça umudu eksilen insanlar tanıdım,
benim gibi.
bir ses,
ya da nefes.
dokunuş zaten uzak,
imkansız ve anlamsız.
özlediğim ne varsa senden ibaret,
demirden..
ve benden öte ne varsa uzağa atıldı,
sen gibi...

7 Ağustos 2012 Salı

bildiğin sesszilik

önce hava yolu,
sonra deniz,
biraz kara ve demir yolu.
sana gelebileceğim başka bir yol yok bunlar dışında.
biliyorum,
evinde
yatağında beni bekliyorsun.
gözlerin cama vuran ay ışığında.
elinde ince sigara ve dumanı süzülen ışık gölgesinde düşlerin.
sana gelen her yol bir adım geride kaldı,
bu gece aç pencereni ve dal düşlere.
ellerim belinde,
gözlerim gülüşlerinde saklansın.
sevişmeden de uyuyabiliriz,
çok yorgunum sevgili.
sana gelen tüm yollar bir düş ötemde,
seni özlüyor olabilirim..

16 Temmuz 2012 Pazartesi

ve

yarın izmir.

13 Temmuz 2012 Cuma

twitter

https://twitter.com/dilsizkemik

kitaplar dolusu sürüngen aşklar

her cümlenin başına sen harfini getirip yazıyorum hikayelerimi.
sonu sensizlik oluyor çoğu zaman...

26 Haziran 2012 Salı

hüzün

inci tanelerinin denizin dibinde mutlu yaşadığı zamanlar varmış.
karşılığı olmayan aşklar
ve sebepsiz gözyaşları mavimsi bir renk olurmuş düşlerinde.
şimdilik yalnız kalsın aşk,
gökyüzü şahit her sevişmenin ayrılığına.
sana bu gece kelimeler.
iyi ki öldün sevgilim....

23 Haziran 2012 Cumartesi

..


zamansız bakan gözlerin derinliğinde kayboldu çocukluğum,
üstüme örtülen her yorgan sen okuyordu.
bu geceden beter yalnızlıklara şahit kalbim.
sonra kuş sesleri düşerdi tahta pencerenin camlarına
ve usulca yanağıma çarpardı yağmur damlaları.
mutluluk çok yakındı,
güneş kadar..
deniz aşırı gezegenlerin resimlerini çizerdim duvarlara,
bazen sarı
bazen yeşil.
gözlerine bakınca anlamıştım,
mavi eksikti..
al benden bir yalnızlık boynuna as,
baktıkça gülümsesin mavilerin...

19 Haziran 2012 Salı

galibalar

karşılaşmış olmanın ihtimali iki dar sokağın kaldırımları olurdu,
arada geçen tramvayları saymazsak.
çiçeklerin en solgun olduğu bir an
ve martı sesleri dolmabahçenin korkuluklarında.
sen kimi zamansız ölümle gelen yalnızlık,
mavi denizler aşmadan gelinecek bir sevda..
şimdi o dar sokaklardan arabalar geçiyor,
yıl 1834.
mevsimlerden kışın ertesi.
gözleri kan kızılı bir ayrılık ve üsküdar suskun..
anlaşılmaz olan tek nokta;
kimde bitmeliydik...

12 Haziran 2012 Salı

soğuk şarkılar

yıldızların bile gündüz söndüğü bir hayat yaşadık,
sesinde buruk acılar taşıyan kadınlara ortak düştü yalnızlığımız.
giden hep geç kaldı son gözyaşlarına
ve sustu ahmak gülüşlerimiz.
elinde şarap şişesi,
kan kokulu mezeler.
dudaklar ter içinde...
kulağın dibine çökmüş soğuk şarkılar.
geleni belirsiz bir sevişmek ve ölümün sıcak soluğu.
şimdi bırakıp gittiğimiz bedenlere şahit gözlerimiz,
sıra sıra gidiyoruz sevişmeden.

9 Haziran 2012 Cumartesi

rengi yok aşkın

mavi...
çoğu kelimenin anlamsızlaştığı coğrafyanın esrarengiz rengi.
kimi zaman düş sakini,kimi zaman aşk delisi.
umuda dair gidilen bir yol, liman dibi.
mavi..
gökyüzü ve gözlerin..
şimdi aşk yabancı bir ülkenin yağan yağmuruna sürükleniyor.
dudakların bir mısralık içmelik su,
masalsız kahramanın büyücü sevgilisi..
mavi..
yalnızlığım,
tutkusuzluğun.
her gece bir sandal indirip denize açılıyor aşklarım,
solgun yüzlü deniz kızlar.
sesin uzak bir hayal..
mavi...
bırakalım da aşk denize kavuşsun..

4 Haziran 2012 Pazartesi

kolay ölüm

merhaba,
hayat ve dünya.
insanlar,
insan olmayanlar.
ağaç gövdeleri ve deniz dipleri.
iki kelimelik bir acı var gözlerimde,
ayrılık kokuyor her sabahı mevsimlerin.
merhaba,
güzel olmayan her sevişme.
dudaklar,
ayak tırnakları
ve balık oltaları.
son gece gibi düşmek istediğim bedenler,
kırmızı halının tozlu kenarları.
merhaba,
hayat ve dünya.
sevişelim ve git.
ölmek zor değil bize...

pardon

pardon ama berlin ve istanbul farklı iki ülkenin şehri,
yani birisi geç uyur
birisi geç uyanır.
hüzün kokar ikiside.
istersen uğrama,
ya da uğradığında gerçek harflerle gel sevgili...

3 Haziran 2012 Pazar

zamansız şiirler

mevsimler yalnızlık,
ter kokan odalar ve lekeli çarşaflar...
bu yaz soluğu kesilmesin öpüşlerinin.
her yanı ten,
her yanı sen kokuyor duvarlarım.
kızıla boyalı saçlar ve masum istekler.
hayal zamanı asıl boynuma sevgili,
düşlerimde sahil ve ay ışığı.
serin kumlar,
saçların.
nefes bile biz koksun.
şimdi sarılıp uyuma mevsimi,
göz göze bakıp kavuşmak.
galiba yok artık aramızda,
özledim sevgili...

31 Mayıs 2012 Perşembe

kör kuyu

dokunmak,
koklamak
ve sevmek yasak kelimelerdi.
hiç bir acının dönmediği yoldan geçen iki aşık,
suratsız yalnızlıklar
ve kapıları ardına kadar açık umutlar..
mavi bir masalın içine hapsedildi aşk,
gökyüzü ve deniz.
sonra ölü bir sessizlik,
gece karanlığına gömülmüş mutsuzluklar.
umut her pencerenin önünde,
ağaç gölgeleri,
su ve dipleri küf tutmuş intiharlar.
ama....
aşk,
imkansız dokunuşlar,
sıcak öpüşler..
şimdi suyun altında savrulan saçların,
mavi ve kızıl düşlerin.
ellerin hayallerine uzanırken,
gözlerim aksın bedenine.
aşk kapı ardına gizlendi,
öp....

30 Mayıs 2012 Çarşamba

yalnızlık

ne zaman seni özlesem kör olur kokularım,
ışıkları karanlık odalar ve boş yataklar.
masal bu ya,
kadın her gece rüyasına çağırırmış sevgilisini
uzanır yanına ninniler dinlermiş.
geceler uzadıkça sıcak dudaklarına dökülen nameler de artarmış.
ve gün gelmiş,
adam yollara düşüp kadını aramaya başlamış.
yalnızlığın en korkak olduğu bir ormana gelmiş.
küçük bir sandal ve suyu masmavi göl,
uzun ve kızıl saçları güneşte parlayan bir melek..
-aşk,demiş.
kadın dönmemiş sesine..
rüyalarına aldığı adamın sesi titrekti.
dönmüş adam,
karanlık odalar ve buz tutmuş cam dipleri.
işte her gece adam oturur
yağan yalnızlığı izler ve kızıl saçlı yari düşünürmüş.
masal bu ya,
kadın bir daha rüya görmemiş...

29 Mayıs 2012 Salı

4 ayaklı masa

yıllar önce boş bir sınıfın cam dibine otururken dışarıda öpüşen sevgililer aklıma geldi.
aşk mekan-zaman bilmeden geliyormuş,şimdi daha iyi anlıyorum.
büyüdükçe yıkılan hayallerin yerini ürkek sevinçler alıyormuş.
şimdilerde sevinçlerin tesellisi yok.
masum dokunuşlar parmak uçlarında gizlenmiş,
dudaklar o kadar uzakken bile yakıyor.
özlemler ağır ya da ağır olan özlemlere ruhlar aç.
masaları düşünüyorum,
öğretmen masaları.
ardına gizlenmiş sevinçleri saklayan öğretmenlerin masalarını.
bazen seni çiziyorum,
siliyorum sonra,kimse bilmesin diye.
her ayağı kırık bir masalın tepesine düşmüş bulutlar ve masalar.
ayaklarımız ne kadar da korkak,
saklanıyorlar.
seni sevdiğimi bilen mi?
tek bilene de aşığım.
dört ayaklı masalar ve yalnızlık,
uzat ayaklarını,
aşk parmak uçlarında...

27 Mayıs 2012 Pazar

yağmur

yağmur yağdı şehrine,
bir saat ile yarım saat arası.
pencere kenarında dışarıyı izlemek yerine düşlerine beni almıştı.
düştüm gözlerine

saçlarına dolandı gözlerimden.
boynundan aldığım koku hala sar hoş ediyor beni.
şimdi uzakta ama sımsıkı sarılmış birer aşığız.
ben onun saçlarına
o benim gözlerime.
sarıl sevgili,
yol yok aramızda bu defa...
 

24 Mayıs 2012 Perşembe

gel

kavga edelim.

20 Mayıs 2012 Pazar

dikkat

eğer bir kadın benimle değilse ayrılmışız demektir.
ve ben ayrıldığım birini hatırlamak zorunda değilim.

17 Mayıs 2012 Perşembe

sabr-ı aşk

gökyüzü yok bu şiirde
mavi denizler de yok.
masal aşkları da...
yalnızlık var
her gece artan bir yalnızlık.
koynuna alamadığın aşkların yalnızlığı.
geçmişine sövdüğün hayatın acı gülümsemeleri var.
bu şiirde sen varsın,
evet o benim diyen,sen.
gözlerin var,
teninin alamadığım kokusu,
saçlarının dokunamadığım yumuşaklığı.
mutlu san beni,
her okuduğunda bu adam çok mutlu diye geçir içinden.
bak artık yalanlarım da yok,
ama sen mutlu san.
bu şiir mutluluğumun haykırışları olsun.
sen de mutlusun,biliyorum.
kimseyi sevmiyorum artık.
bildiğin gibi,
şiir ve sevişmek,
ve yalnız bir sabah daha...

14 Mayıs 2012 Pazartesi

gelincik

masallar diyarında bir gelincik yaşarmış.
upuzun saçları yerde sürünür ne kadar güzel kokulu çiçek varsa peşine takılırdı.
bir gece rüzgar çıktı gelinciğin kaldığı ormanda,ilk defa bu kadar sert ve hızlı esiyordu.
masal bu ya ağaçlar tir tir titriyor,toprak saklanacak yer arıyordu.
ormandaki hayvanlar kanat taktırıp uçmaya bile çalışıyorlardı.
ama gelincik olduğu yerde kalakalmış rüzgarın iniltilerine çığlıklarına kulak veriyordu.
düşündü birden,
ya rüzgar bir şey anlatıyorsa bize diye.
masal bu ya,olabilir.
ağrıyan bir yüreği olamaz mıydı?
ya da sevdiği biri.
gelincik ortalık yere çıkıp iki kolunu açtı rüzgara karşı ve
-es,istediğin kadar gürle ama çare değil acılarına.
durul ve anlat sevgili rüzgar.
bak saçlarım uçuşuyor teninde,
al,seninim savur istediğin yere.
ve rüzgar duruldu bu sözlerden sonra.
-saçları altın sarısı ve uzun gelincik,nereye gitsen ardından güzel kokular geliyor.
ama benden habersizdin,
şimdi haberin var.
karşımdasın,gel al beni diyorsun.
alırsam susarım,biterim.
susarsam yağmurlar durur.
ve yağmur durursa ölürsün.
der ve aynı hızla terk eder ormanı.
gelincik buruk bir sevinç içinde herkesin tebriklerini alır ama kimse bilmez acısını kimse paylaşmaz.
anlayacağın,
aşk rüzgarına kapılmaktır sevgilinin...
 

13 Mayıs 2012 Pazar

masum sözcükler...

1-kapı gıcırdısı ve rüzgarın inlediği bir gece,şarap kadehleri kırık.


2-ay ve yıldızlar umarsızca sevişirdi gözleri leylak kokulu bir pencereden izlerken.


3-bu sabah yine dolup taştı yüreğimin arsız kuyuları.


4-bir öpmeye ayrıldık,masal kitapları yakılsın.


5-seni ne çok sevdim bilmiyorum,masum bir sözcüğe kesildi boğazım.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

kursakta kalan aşk taneleri....


1-özlersin,kimsesizlik olmayan bir düş gibidir.

2-gelir bulur yalnızlığını sıcak tenli bir yar,sokulursun sadece.

3-bazen ağır iş makinesi gibi hırıltılar çıkarırsın,mutlusun.

4-sarılır öpersin,seversin.

5-gider,kalırsın sadece.yalnızlık kırıntı bir aşk gibi boğazına takılır...

9 Mayıs 2012 Çarşamba

ay

sahil kasabasında doğmadım,
oralarda okumadım da.
ama nedense her akşam bir sahile inip deniz manzaralı ay ışığını izlemek istiyor canım.
sizin orada var mı sahil?
her akşam çık,
bizim için.

3 Mayıs 2012 Perşembe

:)

yalnızlık serseri bir sevişmektir.

28 Nisan 2012 Cumartesi

askıda mektuplar

suskunum,
yorgun.
umut dersen,
uzağız.
sevişmiyoruz aylardır.
bir hayalin vardı,
dokunmaya çalıştığım
dokundukça sana kaçan düşlerimle.
sonra ev-iş derken yine akşam karanlığı çökerdi,
ben özlemesem bile ruhum özlerdi.
saklanırdık.
kimsin şimdi,
kimlere gittin benden önce
ve sonra.
ben çok gezdim,
gezdirdim..
ilk.
iyi misin?
kimsin bilmiyorum,
seni sevdiğimi anladığımı düşünsene,
sevinçten ağlardın.
fotoğrafını ummadığım bir anda gördüm,
5 gün oldu..
gelinlik giymiştin.
en sevdiğim gözlerin.
ben seni özlüyorum,
seni seviyorum hala...

zeus'un hera'ya gönderemediği mektubundan...

18 Nisan 2012 Çarşamba

zaman

kimine göre hızlı,
kimine göre geçmeyen şey.
bana göre mi?
yokluğun..

7 Nisan 2012 Cumartesi

hatırası olmayan ayrılıklar.


bizimkisi sadece avuntu.
onlar sevişti biz dinledik,biz dinledik onlar inledi.
sonra dokundu,boşaldı göz yaşları.
mavi bir deniz düşündü ve sustu.
biz durduk gökyüzüne...
ve ne zaman biz sevişsek gök yüzü mavi oluyor.
çay alıp geliyorum dedi,sustum.
ben onu dinledim,deniz sustu.
sevişip giden kim?görüyorum tenin hala sıcak.
şair durdu,gök sarı ve aşk uzaktı.
yaklaştı ayrılık,
-dur sevişmeden git...
saril dedi,adam gitti..
yay gibi gerildi,
ihanet bu defa sert düştü önüme.
kadın yıkıldı sevdiği yerinden,öptü adam memesini.
şair uyandı,düştü omuzlarından kadının.
şimdi elleri ıslak ve buz.

27 Mart 2012 Salı

ilk

bazı geceler,
yıldızların sönmüş ışığı
ve güneşsiz akşam ertesi.
uzun zaman önce devirdim yalnızlığımı gözlerinde,
kuşku yok
intikam tenime işlenmiş bir canavar bazen..
ah be sevgili,
bensizlik sensizlik kadar acıtmadı mı gözlerini?
dön artık....

18 Mart 2012 Pazar

umarsız


dün gece,
gece yarısını geçmişti saatler.
yüzü kırgın bir gülümseme
ve bedeni kan kokan ayrılık vardı soğuk odamda.
bir anne gibiydi saçlarının kokusu,
teni en ateşli sevgiliydi,
gözleri bebek misali içine içine dalardı.
ve dudakları bir nefes olurdu yüzüme.
üstüne çöken şehvetim kalçalarından sızıyordu yuvasına.
memeleri ağzımda,
sütünü emdiğim annem gibi.
kasıklarından tutup becerdiğim orospum.
sevmenin büyüsü göbek deliğine işlenmiş.
saçları,
tutunduğum umut..

12 Mart 2012 Pazartesi

eda/lı


gözlerin,
bir derya kadar sonsuz bakıyor bu gece.
ve her gülüşün yüzüme savuruyor saçlarını,
bitmeyen bir aşk sanki tenin.
şimdi ben sana sarılsam bir ömür,
düşmeden yüreğinden.
uzat ellerini aşk,
her saniyesi huzur gözlerinin...

durak

bu aralar kelimelerim özensiz serilmiş meyve sepetleri gibi,
diplerinde çürük aşklar.
dilim suskun bir çığlıktan öteye geçmiyor,
saçların kokusuz.
şimdi ben hangi yalnızlığıma sığınsam boğuluyorum..
bitti mi hayat,
yoksa ötesini mi göremiyorum yalnızlığımın....

8 Mart 2012 Perşembe

incir reçeli/m

sevgili uyurken baş ucuna menekşeler dizmek isterdim,
saçlarına mor ve yeşil begonya çiçekleri takar
umut ile dokunurdum dudaklarına.
sonra uyanırdı gözleri,
sıcak,
az hafif yorgun
ama tutkulu.
dokunurdu dudaklarıma gözleri,
ben yeniden doğardım dizlerinde..
saçlarım senin sevgilim...

6 Mart 2012 Salı

sen_i

mesela şöyle yapalım kadın...
gülüşlerini alıp saklayalım
belki bir gece tren istasyonuna yolumuz düşer
üşürüz.
sonra trenler ardı sıra gelir
bineriz birine
kahkahalar atarız
sen bana anlatırsın gezdiğin şehirleri
ben de gözlerine dalar gülüşünü seyreylerim
sonra kadın,
ben sana aşık olur şiir yazarım
ve sen elinde ilaç kutusu ile başımda durursun.
ben kaza yerindeki tek ağır yaralıyımdır...

3 Mart 2012 Cumartesi

gül

ah gül kokulu yar,
güller kokulu yari/min gözleri.
ah sen,
sensizlikten beter bir ben.
kulaklarımda gecenin nefesi,
ah saçların.
uzun mu uzun,
sözlerin kadar kırmızı.
ah güzel,
güzel kokulu yar.
şimdi şehrinin karlı sokakları nasıl da soğuktur,
masum mu uluyan köpekler
ve düşler bir sokak lambasına mı yenik düştü.
şimdi mısralarını okudum,
senden geçmişe ait ne varsa.
biliyorum,
gül kokuyor dudakların.
keman yine sensizliğin müziğinde kaldı,
gözlerin;
tenim alev yanığı her gece...

29 Şubat 2012 Çarşamba

ses,

nefesi kesen çığlıklar ardı sıra.
bilmediğin dilden dinliyorum her gece,
eriten bir kar güneşi gibi gözlerini.
ve bir kadın sesi gelir dudaklarıma,
sadece özlüyorum.
bir gün;
dilimden diline dökülecek sözcükleri,
avuçlarımda eritip şehrinin karlarına karışırım.
özlüyorum kokunu.
sadece bu...

28 Şubat 2012 Salı

kaçış;

bu sana kadın..
bir gece yarısı evveli,
omzundan düştü aşk.
gözlerime,
derinlerime inerek..
sonra sen gittin,
ben bir daha düştüm.
omuzlarından ellerine..
ellerine mahkum bir serseriyim...

bazı müzikler anadilin gibidir...

gidiyorum

kelime anlamı ürkütücü,
bir yerden bir yere giderken terk eder insan.
düşlerini,
sevgilerini,
aşklarını.
masum bir adam değilim,
kadınları sevdim,
seviştim.
gelip beni bağlayanı da oldu.
ama yoruldum.
duruldum,

sustum..
ama uslanmadım.
kadınlarımı yine sevdim,
terk ettim,
edildim.
sonra duruldum,
en fırtınalı rüzgarda bile kılım kıpırdamadı,
sustum.
dokunmadan acı çekmeye alıştırdım tenimi,
sonra yazdım sadece,
gidenlere..
şimdi mi ne değişti?
her şey.
kadınlarım yok artık,
kadınım var.
sahiplendiğim bir kadın.
saçları boynuma dolanan bir kadın,
teni sıcak ama yakmadan seven,
gözleri çocuk.
ben hayatımda aşık olmadım.
bir kere bile.
ama bu defa aşk oldum.
sana sevgilim.
yanımda kal bir ömür,
ulaşılmazım ol sen. 

23 Şubat 2012 Perşembe

mavi

her başlıksız yazı sahibinden uzak yazılırdı,
mavi gökyüzü ve denizi olmayan şehir.
güzeldir yar'in saçlarında uyumak,
dokunmak sıcak gülüşlerine.
incitmeden sevebilmek marifet isterdi,
o da bizde yoktu.
sonra düşlerini alırdın,
kırar
kırılırdın.
giderdiniz,
dayanamaz dönerdin,dönerdi sana sevgili.
incinmiş olurdu her defasında.
gözleri hala umut,
dokunmadan sevsin isterdin.
dokunurdu,
bir daha ölürdün...

19 Şubat 2012 Pazar

fedî

kana kana ağlıyorum,
görmesin kimse diye gidişini.
suçlu ben miyim?
ya da yanlışlar mı?
unuturum,
unutursun.
başka ten gelir kapatır saçlarını.
utangaç düşlerin kadını,
seni seviyorum ve git.
mutsuz ama huzurlu bir hayat,
ben ağlamıyorum,
bildigin yalancı bir aşık.
git,
huzur değil,
aşktır yüreğimdeki.
yakar...

ay ışığı savaşçısı

kar,
bembeyaz düşlerin tanığı.
hangi ölüm sevişmeden biter ki?
gördüğün bir çift göz sadece,
karanlık ve
puslu.
kulağında çalınan her nota anlamsız bir gözyaşı.
al şimdi düşlerini ve gel koynuma sevgili,
bu gece anason koksun apış araların....

17 Şubat 2012 Cuma

ihanet

ne zaman gökyüzüne sövsem yağmur olup yağar terk edilişler üstüme,
sensizlik nedir bilmiyorum.
kokun neye benzer,
sesin hangi notanın bitişidir.
ve tanrı hangi dualarında adını anıyor..
sevişemeyecek kadar kör bir geceden bakıyorum sokaklara,
alnıma yazdığım ihanetler şimdi aydınlık bakıyor.
ne ben sana geç geldim,
ne sen geciktin.
işte yalnızlıktır aşk.
tenin tene ihaneti gibidir dudakların.

15 Şubat 2012 Çarşamba

suskun,

deli dalgaların kucağında ölüm.
titreyen gözlerim var gidişinden,
ağlamaklı ellerim.
sözcükler dizildi önümde,
bir taraf ayrılık
bir taraf sana.
bir oturuşta içtiğim gözlerin vardı,
sigaranın dumanını da saçlarından alırdım dudaklarıma.
şimdi yitirdik bizi,
tepesi hala karlı bu kentin.
mavi,
ve yeşile çalan bir gökyüzü.
umudum var,
ya gelirsin
ya susarım...

seni

seviyorum.
birisini değil,
seni seviyorum.
kolay yazılan her sözcük ağır bir bedel öder.
biliyorum,
suskunuz.
tutkular sandıklara kilitli sanki,
gözlerin ağır.
gidişin kadar değil yalnızlık,
ya benden sonra gel
ya da bırak ben döneyim sana...

14 Şubat 2012 Salı

bahane

uzaksın,
çoğu zaman kalabalık.
ve kimi aşklar altında kalmış yürek,
sonsuz bak.
dişleri çürüyen bir ceset,
ölüler gülümser mi?
gece,
karanlık bir yalnızlık.
sabah,
sesinde biten acı.
nefesin olur aşk,
düşersin.
ellerin tutunmaz saçlarına,
uyandın.
kalk,
kalabalıklar çürük et bekliyor.

ilk

yaşamadığım bir tat değildi aşk,
gözlerine şiir yazdığım bir acı.
kimi sevdiysem terk ediyordu şiirler
ve kimde kalsam kelimeler düşman kesiliyordu tenine.
bu defa sert olsun sevişmeler,
giderken götürecek tenimiz kalmasın.
 

13 Şubat 2012 Pazartesi

şarap

şarap ve kadın,
kırmızı.
kimi zaman ağzı bozuk bir aşk,
saçları ölüm mavisi.
gülerken ağzının içi görünmeli hayatın,
kırmızı gülmeli.
ve dudaklarını öyle bir alamlı ki,
kaybetmeli düşlerini.
ağzı güzel kadın,
gülen kadın/ım.
aşk,
tek taraflı yaşanmasın.
susuyorum.
sevişmek zamanı,şarap.

12 Şubat 2012 Pazar

köprü

benden daha çok,
saçların bile değiyor.
eskimiş,
tarihin tüm aşkları üzerinden akmış gibi.
yaşlı ve bir o kadar çekici.
altından akan suda yüzün,
bekliyorum bana doğru gelen nehrin suyunu.
suyunda yüzün.
kokun düşmüş dalların yapraklarında.
saçlarını salma geriye güzel,
kıskanıyor yüreğim tahta köprünün taşlarını..

11 Şubat 2012 Cumartesi

gün

yitip giden saniyeler,
saçları sevgilinin.
kokusu,
nefesi.
bazı anlar dursun istersin,
bazı anlar da uçsun.
özlediğim tek bir kadın,
saçları güneşten uzun.
omuzlarına kondurduğum her buse kalp ritmim.
erken gel düşlerime,
özledim.

10 Şubat 2012 Cuma

çocuk..

bazı sevinçler zamansız gelir, 
bir parça koparır sanki teninden. 
çocuk gibi sevinirsin, 
anlamsızdır. 
sabahı zor eder, 
geceyi bitiremezsin. 
bazı sevinçler sendir, 
al olmuş yanakların ürkekliğinde okşamaktır saçlarını. 
ve bazı sevinçler yasaktır. 
ellerine dokunmak gibi.. 
şimdi hayalinin hangi köşesindeyim sevgilim? 
dokunduğun ellerim yüzünün neresinde? 
ben ne yana dönsem senden kalan sevinçlerime değerken.. 
seni seviyorum güzel....

8 Şubat 2012 Çarşamba

yok/sun

matem,
her gece dudaklarının başka dudaklarda..
saçların,
kestir biraz.
kimse ellerine dolamasın,
yıkılır düşlerim..

31 Ocak 2012 Salı

karlar altında bir peri

gece,
beyaz yağan kar.
şapkasında umut taşıyan peri.
bu gece gözlerin benim olsun,
sözlerin yüreğimin.
bu gece kar gibi ellerin yüzümün olsun.
bu gece karlar altından gel,
peri'm...

30 Ocak 2012 Pazartesi

düş ve gerçek

sigara yakılsın.
kurban seçildi,ay.
hangi sesin tınısında sabahladığımızı bile bilmezdik,
gece çıplak bedenler.
bir yudum alınsın.
yaşı yeni 30 u devirmiş küçük bir kadın.
masum değil,gökyüzü.
kimde kaldığını bilmediğim özlemler,
sigara sensiz bu gece.
devrim müzikleri seni anımsatıyordu,dün.
kulaklarımda nefes,
imkansızdık.
imkanımız da yoktu,
fakir ve gurursuz iki serseri...

29 Ocak 2012 Pazar

sis

özlersin,
gelirsin.
çam ağaçları,
yol boyu giden trenler.
su sesi ile uyandığım her sabah
her gece sana uyuyordum.
ilçeydik,
il olduk.
yalnız kaldık..

21 Ocak 2012 Cumartesi

kısa etekli aşk

bu defa sevişmek yok,
öpüşmek,
dokunmak ve hatta hayal etmek bile yok.
aşk..
günlerden ne olduğunu bilmediğim bir akşam.
ürkek,
yalnız,
sıkılgan bir name dilimde dönerken.
sigara ve yalnızlık.
bazen insanın ihtimal vermediği şeydir,aşk.
ulaşılmaz gördüğüdür.
umuttur.
haykırıştır.
isyandır.
ve o gün,
tam da gideceğim gün.
gözlerine düştüğüm kadın.
sen.
sevdam.
imkansızlıkların kadını..
anlatılacak sonsuz kelimeler.
ve sen,
kısa etekli bir aşk.
dizlerine kadar sevdaya batmış bir serüvenci.
sigara sağlığa zararlıdır,sevgilim....

19 Ocak 2012 Perşembe

kar

bazen hisseder insan,kar soğuk yağmur ıslaktır.
rüzgar savurur saçlarını sevgilinin.
alırsın sen yalnızlıklarını,
bir dağ köyü,bir okyanus ortası ya da bir yer altı mezarlığı.
susarsın,
sebeplerin çokça vardır.
masumca sevişirsin.
soluğun kesilir,kar yağar.
üşürsün sonra ve ıslanır dizlerin.
kaçarsın.
gözlerin bir mavilik olur,uçarsın uçurumlara.
ölmeyi deneme sevgilim,
daha öpüşmedim seninle...
 

18 Ocak 2012 Çarşamba

bir tatil öğlesi

kar,
nereye yağsa tatil getirir.
sevinir çocuklar..
neşe sarar heryeri.
yoruldum,
daha yerinde tabir ile yordum.
buraya kadar dediğim zaman bugün.
kendimi terk edip susmak zamanı artık.
aşk acıtır,unutmayınız..

16 Ocak 2012 Pazartesi

zaman

şu an saat 21:50,
2012 nin ocak ayı ve günlerde pazartesi.
soğuk odada üstümde kısa kol tişört ile bilgisayar başından yazıyorum bunları.
içeriden televizyonun sesi geliyor,
yarı anlaşılır.
hüzün bu gece daha ağır.
bir şeyler yazmasam yorgun kalbimi daha çok yorarım.
kadınlar,
kadınlarım.
sevdiklerim,
sevenlerim.
mutlu olmak için ağır bedeller verdim,
ve ağır bedeller ödettirdim.
bazen tanrı olsa işim yaş diyorum.
dargınız,
daha doğrusu küs bana.
sebebini bilmiyorum,
ya da bilmek istemiyorum.
geç gelen mutlulukları kaybetmek gibi bir durumum var.
4 dakika geçti,
yolda eve gidiyormuş.
insanları üzmeli miyim?
ama benimle mutlu ise üzmüş olmamki.
ses yok.
yollarda kar,buz var şimdi,
dikkatli git dedim de,kızgın bana.
sigara yakmalıyım.
3 paket var,
biri doluya yakın,biri boş,birisi de tek sigaralık.
yaktım.
ses yok hala.
tuhaf değil mi?
en çok üzen en çok sevenmiş.
içki olsa da içseydim diyorum.
günlerce tek başıma kalıp gebersem bir köşede.
ölmek bazen iyidir.
uçak biletlerine baktım geçen gün,
hediyesi de hazır.
14 şubatı bekliyordum sadece.
kızgınım kendime.
o da kızgın bana.
zaten herkes kızgın.
saat 22:00,
seni seviyorum ben'li yarim...

15 Ocak 2012 Pazar

bu sana;

1.mırıldanıp gidiyorum yağmura,ellerim hala soğuk teninin kokusunda sevgilim...içiyorum bu gece gidişine.

2.sigara ikimize yeter galiba,ya da sen içmesen.içmiyordun değil mi?ben içerim bize,şarabın dibini ve külünü ayrılığının...

3.umudum yok bu geceye dair,masallar yarıda kaldı bak.mevsimler bile ağlamayı unuttu...

4.ağlamıyorum,gözüme toz da kaçmadı.sigara dumanı da yüzüme düşmüyor.yokluğun acı sadece...

5.son yudum,çam ağaçları her mevsim yeşildir sevgilim.bil istedim...

9 Ocak 2012 Pazartesi

bu sana;

ve ben seni seviyorum.
dokunmadan,
koklamadan,
sarılmadan.
karşılıksız seviyorum.
seni sen olduğun için seviyorum
düşün denizleri sevgilim,
sahil kumlarını,göçebe kuşları.
ve düşün bizi.
serin bir mardin akşamında sarılışlarımızı,
gözlerinin gözlerime değmelerini düşün.
bizi düşün ve mutlu ol,
sesimi düşün.
seni seviyorum derken ki titreyişlerini düşün.
buz kokan odamın duvarlarına siniyor her gece yokluğun,
gözlerimi düşün.
gözlerine hasret dudaklarımı.
ve ben seni seviyorum sevgilim.
sevdiğimi düşün ve sarıl yokluğumda bana...

1 Ocak 2012 Pazar

küçük fiyonam

bu gece suskun yıldızlar.
masal okumuyor ay güneşe.
gözlerin gri bir tenhalığı süzüyor sanki.
çıkıp gelsen karanlıklardan,
kollarım dolanırdı yüreğine...