31 Ağustos 2011 Çarşamba

3

yol.
yakın eden bir uzaklık.
şehrim bu gece serin.
yıldızlar.
ay görünürde yok.
çocuklar.
uykusunda güzel kızlar.
sevişmeye başlamış sevdalılar.
sonra şehrim sen kokuyor.
geçiyorsun köprü üstlerinden.
gözlerin.
masum değilim.
sevmeyecek kadar aşığım sadece.
iyi yolculuklar...

2

ne çok bilmediğim hayat var.
gece saatler ikiyi geçince birbirine sarılmaktan ürken insanlar.
yollara yalın ayak düşen bir masal kahramanı ol bazen.
ne zaman seni sevmeye kalksa biri beni özle.
sonra ay.
yıldız dediğimiz koca bir ateş parçası değil mi?
saçların.
gözler zaten ölü bakıyor.
ben şimdi bir yola çıksam.
ya da sen son istasyonu olmayan bir trene binsen.
bu defa ağır geçiyor sevmeler.
biliyorum,oradasın.
mutlu değilim.
sadece mutlu taklidi yapıp insanlara aşık oluyorum.

1

nefret.
kelimelerin tükendiği suskun gözler.
yağmur yağmayan bir şehir.
denize uzak.
tozlu gökyüzü.
demir yolları çürümüş.
yalnızlık.
tuhaf bir kıskançlık.
ve ben senden gitmelerde...

12 Ağustos 2011 Cuma

biz


gülüşler aldatır sanma,maviliğinde boğulduğun deniz kadar seninim.
yüzlerinde geçmişin acıları ve gülüşleri yüreğime kilitli.
ben bir kadına çok sevdim desem,ben de der ve terk ederiz sevgimizi.
ya da ben sana seni seviyorum desem,oturup acılardan sevdalar anlatırsın.
ben öpmek isterim yüzünü,sen omuzlarından asarsın saçlarını.
ben bir kadını çok sevdim,o da benden daha çok sevmiş bir adamı.
artık uzak değil aşklarımız,o adamı her sabah aynada görüyorum.
merak etme,ben seni de seviyorum.
şimdi gidebilirsin o'na...

9 Ağustos 2011 Salı

julia


bir halk ezgisi aslında her haykırış gibi,
sonucu hüsranla biten bir film ya da.
belki de masalların okunmadan geçilen sıkıcı kısımları.
bazen sevişmeden aşık olamayacağınız bir kadın.
gözleri masmavi olabilecek bir yenilgi.
işte ben bu kadına aşıktım.
zamanlar ölmeden evveli idi,
mevsimler cemal süreya okurdu kulaklarıma.
yağmurlar da yağardı,hani bildiğin aşk mevsimi.
tam da o sırada geçti sokak lambasının altından.
giyebileceği en güzel saçlarını giymişti sırtı.
omuzlarında ıslak dudak izleri saklı gibiydi,hafif düşmüş.
ve ben o gece aşık oldum gölgesine bir kadının.
ismi julia.
bazen gider otururum lamba dibine o fransız sokağında.
o mevsimde tours sessizdi.
gece geçerdi sokaklardan ve gölgesi kalırdı düşlerde.
ve ben bir kadının gölgesinde kaldım ömrümce...

7 Ağustos 2011 Pazar

kadın/yol

eski bir minibüsün arka koltuğunda tek başına oturup uçuşan tozları izlemek,seni özlemek gibi..
tıka basa dolu bir arabadan yükselen ter kokusu sevişirken ki gecelerimizi anımsattı...
tam iyi gidiyor yol,birden çukura düşüyor araba ve ter akıyor.tıpkı bedenlerimiz üşümeye başladığı an gibi...
otobanı düşünsene sevgilim,araba resmen kayıyor.tıpkı ellerimin ter içinde kalmış bedeninde kayması gibi...
sonra dinlenme tesisi vardı Pozantı çıkışı,serin ve eti oldukça lezzetli bir yer.saçlarını yüzüme dolayıp dudaklarını öpmek gibi..
sonra ben yorulur uyurdum başım kollarında.sen yine izlerdin yüzümü..tıpkı torosları ay ışığında izlemek gibi derdin...
sonrası bildigin yol bitiyor,ben giyinip eve donüyorum.sen yine gözü yaşlı pencerende oturuyorsun yollara bakarak...

4 Ağustos 2011 Perşembe

xen

şiir,
bir kadına ya da bir erkeğe.
bir ağaç gölgesi,
yıldızlar.
gökyüzü ve tren istasyonları.
aklına gelebilecek her şey.
ölmek,
bir kurşun ya da bıçak.
bir dağ başında,
intikam.
denizin hırçın dalgaları ve kuşlar.
kalbine saplanabilecek her şey.
sevmek,
sadece susmak.
gitmek,
trenler ve gözyaşları ile buğulanmış camlar...

2 Ağustos 2011 Salı

beklemek

beklemek,
bir kadını.
ya da sevmek bir adamın gözlerini.
bir türküye de aşık olurum,
bir dağ parçasını da sevebilirim,
akan derelere yüzümü sürebilirim.
ama beklemek,
bir adamın gözlerini.
ya da bir kadını terk etmek.
aşk olduğum her türküde bir kadın,
ve dağ başlarından topladığım gelincikler.
beklemek,
bir adamın bir kadına aşkı...

na

yalnızlık ve yenilgiler
kimin dudaklarından düşüyor yine.
dokunduğun bedenler çürük et kokusu.
saçları sertleşmiş bir ayrılık sonu gibi,
ölmek ve dokunmak arasındasın.
dinlediğin her ezgi bir adım daha katiline götürüyor seni,
ben sana aşık iken
sana aşıktım.
şimdi sana aşık onlarca adam ve beni terk eden onlarca kadın tanıyoruz,
her biri bizim kadar kirli ve kokusuz...
yalnızlık gözlerinsiz anlam bulan tek acıdır...

1 Ağustos 2011 Pazartesi

doktor/um

mesela kadın şöyle yapalım...
gülüşlerini alıp saklayalım,
belki bir gece tren istasyonuna yolumuz düşer
üşürüz sonra.
sonra trenler ardı sıra gelir
bineriz birine.
kahkahalar atarız
sen bana anlatırsın gezdiğin şehirleri
ben de gözlerine dalar gülüşünü seyreylerim.
sonra kadın,
ben sana aşık olur şiir yazarım
ve sen elinde ilk yardım çantası ile başımda durursun.
ben kaza yerindeki ağır yaralı olurum...

sariya-1

ah sariya,
gökyüzü hep mavi değilmiş,
gece anladım sessizliği.
sonra ben gülen bir kadın gördüm,
gözleri mavi yüzü geceydi.
sen sariya,
kapat düşlerini
şiir geceye yakışırmış en çok,
gündüz anladım sensizliğimi...