29 Nisan 2011 Cuma

Birinci Dojis

Birinci Dojis...
a


kurumuş toprakta da olsa 
bir umut taşımalı yürek...


b


sarıların içinde 
yeşil olabilmeyi becerebilmektir hayat..


c


büyürken sende 
deniz yoktu 
akşam kızıllığında...


ç


keşkeleri yaşayabilen bir zamanın 
en saf duygusudur ağlamanız...


d


gözlerinden baharı yakalarken 
güneşi ısıtan gülüşleriniz vardı mutlu eden...


e


dönmek için 
gitmen gereken yolda olmak gibidir 
isyanın...


f


en güzel tarafım 
giderken kalmaktır sende...


g


sana sarılırken unuttum gittiğimi 
akıtırken tüm acılarını yüreğime 
dur demeyi çok istemiştim kendime..


ğ


karanlıklarında uyanırken 
boğazını sıkan bir çift göz gibisin...

26 Nisan 2011 Salı

bir umut ağlamak

hangi geceler isyanıma kulak veriyor ve hangi gecelerde isyanım kulaklarına işliyor.
şimdi tarifini dahi hayal edemediğim bir uzaklıkta ağlayan bir çift gözün var.
mevsimler baharın ertesine yaklaşıyorken gözlerin aşkın gülümsemesindeydi.
ve bahar ne zaman ertesine gitmeye başlasa içimde tarifsiz bir korku oluyor.
yitirdiklerimi senden ayrı tutup sana gelmeyi istiyorum..
bir umut ağlıyorum sana,gidişine ve gözlerinin yaşlarına..
artık gözlerimden akacak tüm damlaları bahara armağan edip yağmur diye saçlarına yağdırasım var..
bir umut sevmek var seni,
yalnızlığıma ortak acılar biriktirip ölmek peşin sıra...
sigaramın her dumanında gizlenmiş bir intikam gibisin,boğazıma düğümlenip bizi öldüren..
ben hala seni seviyorum...

14 Nisan 2011 Perşembe

denenme/k

odanın duvarları çürük boya kokuyordu,sarı ışık yayan ampulün etrafını sivrisinekler sarmıştı.
soluk benizli bir kızın tenini andıran bir tonda idi tek gözlü pencerenin perdesi.
hiç bir masa örtüsü bu kadar sigara deliği görmemişti.
o gece masanın başında oturuyordu elinde külü düşmekte olan sigara ile.
hayal ürünü bir poz veriyordu.
diğer elinde ucu jiletle açılmış kurşun bir kalem tutturdu. uzun düşünür kısa yazar ve çok fazla sigara içerdi. kalemin kağıdın üzerinde gezinirken çıkardığı her seste derin bir yudum çekerdi içine.
deli gibi kelime akardı kağıda.
en çok şarap severdi,ağzına toprak ve üzüm tadı almayı severdi.
o gece gökyüzü masum bir yalnızlık giyinmiş bulutlarla örtmüştü yüzünü. 
arada şimşek sesleri yankılanırdı duvarlarda. ayak parmakları üşüyünce tek tek altına alır ısıtırdı. 
hava olduğundan da kuru ve soğuk bir güne uyandırıyor.kot pantolonun soğuk ve sert kumaşı adeta bacaklarını buz ediyordu.
burnundan nefes alması zor bir sevda gibi,üşüyordu düşlerini pazarladığı bedenler.
saat akşamı 5 geçe evde olması gerekiyordu.sıcak bir çay kokusuna özlem duymaya başladığı saatlerde sigara içmeyi özlüyordu.
bu sabah hava güneşli ve oldukça yumuşak bir yel estiriyor.gece umutsuz bekleyişlerim oldu.
beklediğim tüm sevdalar terk etti ya da geceyi üzerime örtüp kaçtılar...
yorgana sarılı cesetleri oynuyoruz her gece bir film sahnesinde ben filmleri hiç sevmiyorum mesela pardon kitabım için bir şeyler yazmam gerekiyor....
evet bugün hava çok güzeldi. gülümsedim,çarşıda gezdim ve seviştim...
hava rüzgarlı bu sabah lakin güneş galip gelmiş. sımsıcak esiyor saçlarımın arasından. böyle havalarda evimi özlerim hep.
sıcak bir çay,güneşe dönük oturup gökyüzüne bakmak ve ılık serinliği hissetmek..
araya kuş sesleri de karışınca keyf doruğa çıkar. işte ben yazınca unutuyorum küf kokan evimi,ıslak yatağımı. duvarıma resim çizmeyi düşünüyorum bu aralar.
soyut bir şeyler mesela iyi gider. o gece çok hayal kurdum galiba,sabah uyandığımda coktan öğlen olduğunu farkettim. Yorgunum bu gece gelme üstüme sevgili,acıtırım bedenini...
bu aralar iyi değilim mesela,gidişin hiç olmadı. kar yağdı dün gece ve ben hastalandım.erken uyuyup erken uyandım. kötü rüyalar gördüm bizden uzak..
hava bu akşam oldukça sisli ve ben eskilerimi yırttım.sürekli ertelenmiş bir sevgi nereye kadar götürürdü bizi.duvarlar bu gece daha nemli ve soğuk bakacak ıssız gözlerime...
yağmur durmadı bu gün boyu ve sis kapladı tüm şehri.. hiç sevmedi biliyorum ama hala onu özlüyorum soğuk bir odada uyuduğumda. hava sıcak ve umursamaz bir telaş var beynimde.
hiç bu kadar soğuk kalmamıştı düşüncelerim.birine nefret,öfke,kin beslemeye başlıyorum galiba ve ben bunun sonuçlarını hiç sevmiyorum..
sırlarımı bir şekilde saklamam gerekiyor mesela.siyah saçları bir ömre huzur verecek mi kaygısı taşıyorum bu aralar.ruhuma ne kadar iyi gelecek gece uyuduğundaki nefesi,bilmiyorum.
duvarlarımı boyamam gerekiyor bu bahar,iyice ruhum daraldı..
sürekli kontrol edilmekten nefret ediyorum bu aralar,peşimde tarifini bildigim ama bir türlü sindiremediğim bir acı var.
ben bir gece boyunca on cümle kurar her onunu on kadına yazar ve her on kadına aşk ile aşk oluyorum mesela..
şimdi pencereyi açıp gözyaşlarımı havalandırmalıyım...
parasal olarak rezil bir durumdayım ve sürekli hayaller kuruyorum,çok parası olan insanları oynuyorum rollerde.
doktor sevgilime mesaj attım,rüyamda evlendiğini söyledim hala cevap yok.ama ben onu gercekten de seviyorum.iki gün önce yeşil gözlü ve çekici bir bayan ile tanıştım bizim evin iki sokak ötesindeki istasyon durağında.
insanların benimle oynamasına alışmamışım meğerse...
iyi değilim doktor bugün,kimsesiz kalabilecek bir aldatış hali içindeyim..
sürekli kaybetmek beni gergin yapıyor ve hiç güzel durmuyor üstümde bu elbise. galiba çok fazla hayal kuruyorum...
bu aralar fazla susuyorum. bu gece duvar tüm soğuğu içeriye alacak gibi esiyor,oysa biz 3 gün oldu ilkbahara girdik. biliyor musun? baharda ölmek istiyorum,insanların mutlu olması beni deli ediyor...
önce kimi sevdim hatırlamıyorum ama kötü bir miras bırakmış... 
on gün önce tanıştığım kadın bana aşık olduğunu itiraf edince hemen sevişmek istedim,şimdi yalnızım...
bu aralar bir çocuk gibi ürkek sevinçlerim var. yitiyorum.........

12 Nisan 2011 Salı

ölüyorum

yorgun bir akşamın gecesine ilerliyor saatin tıkırtısı
şehirler bir garip sesler çıkarıyor boğazıma düğümlenip,
tanrılardan yağmur alıyorum senden öte yalnızlıklara.
susmayı öğrenemeyen arsız bir aşk var önümde,
ışıklar yine kapalı
sigarayı unuttum bu gece
içeride son biradan kalma bir şişe,
kokusunda seni bulduğum beyaz gömleğim.
hala yalnız bir tiyatronun en gürültülü rolünde bizi oynuyorum.
mavi ve kırmızı idi renklerimizin ortak noktası
aşka giden bir sevişme
ya da aşktan gelen bir sevişememe
ve sabah ezanlarında kulaklarımda iniltilerin.
akşam olur ben yine terk ederim bu şehri
sen gidersin
ben terk edilirim...

5 Nisan 2011 Salı

özlem

karanlık ve sisli yine gecenin en tepe noktası,
göz kapaklarım kapanmayalı uzun bir ayrılık oldu.
öyle kırılgan baktın ki gitme diyemedim,sen kırılma diye.
şimdi hangi ezgiye kulak dayasam intikam alır gibi işliyor içime.
hak ettiğim bir ayrılığın bu kadar acıtacağını biliyordum dersem acır yine düşlerim.
ben seni hala özlüyorken sen sımsıcak kollarında şimdiki bizi aldatıyorsun.
seni seviyorum düşlerimin tek gerçeği...