28 Şubat 2011 Pazartesi

nefret

bu gece gökyüzü hiç masum değildi,
terk edilen her sevdaya ağlar gibi gözlerime indi.
ve gözlerim her yağdığında yüreğine bir sevdan düştü.
güneşin rengini unutur mu insan,
ya da gökyüzü nerde olduğunu?
ben en son gözlerinden görmüştüm..
ve yağıyor yağmur gözlerimden
karanlık bir gece,
yıldızlar sanki saçlarına küsmüş
simsiyah parlıyor gökyüzünde...

27 Şubat 2011 Pazar

hüzne giden bir yol

saçlarının arasına gizlenmiş bir aşkın yorgun yolcusuydum,
kimi zaman sen
kimi zaman ben oluyordum karanlık odalarda,
geceler hep kara gezinirdi bedenimde,usulca ve korkak.
sevmelerimi terk ettim gidişinle.
bir zaman sonra alıştım yüksek seslerle isyan etmelerine,
saçların hala yalnızlığım kokuyordu ellerimde
ve ben ilk defa acının tadına varıyordum.
odama dolan sigara kokusunu hala unutmadım dediğini duyuyor gibiyim,
son dumanı da çekerek içime gittin gecesiz kalan yüreğimden.
şimdi sevgili vakti gelen bir hüzne bilet aldım.
son tren yolculuğu olacak bu,
gecelerimden gözlerine sürecek sonsuz bir hüzün gibi...

26 Şubat 2011 Cumartesi

siyah hayaller

küçük çocuklara balon alan yaşlı bir amca tanıdım bir zamanlar,
sakalları oldukça uzun ve saçları ile bütünleşmişti.
gördüğü her çocuğa balon alır
mutlu ederdi hepsini.
o zamanlar yeni ilkokulu bitirmiş
tuhaf bir döneme giriyordum.
çocuk ile büyük arasında görevler verilmiş bir çocuk gibiydim.
ondan aldığım tek balon vardı
rengi de siyahtı.
hala bile saklarım o siyah balonu ve düşlermi.
sonra yaşlı sakallı amca öldü,
ardında hiç bir iz bırakmadan kayboldu sanki.
çok sonradan okuduğum bir tarih kitabında tıpatıp benzerini görmüştüm,
aynı onun gibi balonlar dağıtırdı.
ve siyah balon verdiği çocuk üzerine kısa bir not düşmüşlerdi.
siyah balon alan her çocuk bir gün gelip büyüdüğünde herşeyi siyah görecekmiş.
çocuk aklı ya
bende baya bi etki yarattı,
ve ben tuttum siyah olan her şeye aşık oldum.
ama bir o kadar da korkarak.
şimdi iyi anlıyorum geceleri neden senden daha çok sevdiğimi,
gözlerin mavi
geceler siyahtı...

25 Şubat 2011 Cuma

bir orospunun aşkı

bu yazıyı kimin üstüne aldığının pek bir önemi yok,
verdiğim değerin geri dönüşünü yaşıyorum bu aralar.
ama göz ardı edilen ufak bir nokta var,
orospuların aşkı aradığı bir semtte doyumsuz bir et yiyici olmak da suç ortaklığıdır.
kimin çekip gittiği
kimin kaldığı
kimin geleceği değildir mühim olan,
her birinin ayrı ayrı bir parçasını bırakıp gitmesidir belkide içimi acıtan...
ha sadece ben merkezli değil durum
bir diğer olay da herkesin bir parçasını koparıp almak da ağır bir yük
ve ihanetlerin tutarsızca işlendiği zamanlara alışmak da büyük sorun.
insanların birbirini kandırmak için sevdiği bir durum,
sadece şaşkınım bu aralar.
galiba aşk eskitiyor.
el etek çekme zamanı geldi.
mümkünse uzak durun bahsettiğim aşklar...

karşılıksız kalan ayrılıklar

kapalı ortamların aydınlık ışığında sigara içmemeye başladım,dumanın içeri giren şehir ışıkları altında dansını izlemek büyük keyif veriyor.
senden geriye kalan nadir anılardan biri de bedeninin kıvrımlarını karanlık odada keşfetmekti,
pek değişen de olmadı bu aralar.
sadece bunu sigara dumanı ile yapıyorum.
karşında büyülenmemek mümkün değildi en sır dolu zamanlarında,
seni her tanıdıkça kendime benzettim
ve daha da tanımaya çalıştım.
kendimle ne kadar ilerlerim gibi bir şeyler işte.
maskelerimiz bir bir düşünce gidişim kaçınılmaz oldu,
sevgili bir insan kendisi ile sevişemez
sevişse bile bu sapkınlık olur.
bedenin değildi kapılmak istediğim
ruhundu
o da benim aynımdı.
gittik...

24 Şubat 2011 Perşembe

önsöz

parmak uçlarımda sigaranın bitmeye başlayacak alevi duruyor,
kor sevda masalları dizili bir kitap sol tarafımda okunmayı bekliyor.
karşımda açık pencere ve içeri giren sokak karmaşasının sesi.
bu aralar isyan edebileceğim tüm nefretlerimi unutmayı düşünüyorum.
sana dair hayaller kurmadan da yaşayabileceğim sevgililer arıyorum,
ya da sevişemediğimiz gecelerin acısını çıkaracak tek düze öpüşmeleri düşlüyorum.
sonu çıkmaz değil bu sokakların,
ya sana çıkacak birisi
ya bana.
gece sakin bir saatte düşebilirsin yola
adresimi çıkmaz sokağın sonundaki suskun bekleyişlerimden sorabilirsin...

23 Şubat 2011 Çarşamba

yırtık kot cebi

saklamayı becerebildiğim tek şey nefretim olsa gerek,
ilk zamanlarımızı hatırladım da.
sen suskun kaldığın her an içimdeki nefret tavan yapardı.
ben konuşmaya zorlanmış ve otomatiğe bağlanmış bir sevgili rolündeydim her zaman.
ilk göz temasları nedense etkileyici olurdu
bizdeki ufak bir kıpırdama bile yaratmamıştı.
gözyaşlarını ayrılırken gördüğümü söylediğimde yüzümün kızardığını görebiliyordum.
artık gidiyorsun sevgili
ya da eski sevgi,
nefret etmek için sevemem seni
ama seni sevmek için nefrete katlanırım bu aralar.
dönebilir misin?

22 Şubat 2011 Salı

bir ölmek üzerine

akşamları karanlıklarda oturmayı seven bir yalnızlık yaşıyorum,
kimseye bulaşmadan aşklar yaşayıp vedalar sayıklıyorum.
ölmeye meyilli tüm bedenlerle sevişip ölmemeyi hayal ediyorum,
seni her seviyorum dediğimde
öleceğimize bir adım daha yaklaşıyorum...

20 Şubat 2011 Pazar

gidişlerin ıssız acısı

yağmura hazırlanan bir gökyüzü vardı akşama doğru,baş ağrısına davetiye çıkaran sigara ve yoğun stres icabına bakmaya hazırdı bu gecenin.
gözleri yeşil bir sevgili ne kadar etkilerdi ki dağılmış yüreğini,bilmiyordu.
sonra dalgasına aşk rollerine soyundu,şiirler yazdı
şiirler aldı
okudu
okundu.
tam da kıvamına gelen bir aşkın zamansız saatinde baş ağrısına yenik düştü.
dışarı çıktı
hava serin
hafif yağmur çiselemeye başlamış,
sesine kavuşabilmenin sevinç ile hüznü.
sonra sesinde alaycı
şehvetli
sitemkar
utangaç bir şeyler sezdi,
gittikçe gitti üstüne
dağıttı tüm büyüyü
sıradan bir sevişmenin kapısına getirilmiş kadınlar gibi hissettirdi.
ve şimdi acılarını almış yanına
hikayeler uyduruyor sevgilinin  gidişine,
şimdi böyle bir gecede
soluğundan uzak kaç hece dizilir ki,bilmiyorum...

17 Şubat 2011 Perşembe

Jan Arslan - Evinperwerim

13 Şubat 2011 Pazar

bir sen

kentler;
karanlık bir sabahın soğuk yüzleri,
saklanan tüm bedenlerin gizli perdesi.
tüm kentlerime gözyaşı gönderdim bir gece
sabah gökyüzünden yağdırsın diye tanrı.
yok olmak ne kötü bir tesadüf yeni öğreniyorum,
koca bir kalabalık hayal et
ve çarptığın tüm bedenler umarsızca ezip geçiyor hayallerini.
bir ben hayal et
kendini benimle hayal et
bizi ve tanrıları hayal et.
en çok da giderken ezdiğin düşlerimi hayal et.
çıkmaz bir gece hayali kur ve kapa gözlerini,
öldürmek için çok mazerete gerek yok bu aralar
seni sevmek yetiyor...

12 Şubat 2011 Cumartesi

dalgakıran

bir aşkın ertesi ayrılıklarında boğuluyorum her sabah uyanınca
kaçamak gülüşler sunuyor tanrı gözlerime.
çok mutlu ve bahtiyar bir terk ediş gibiydik,
şimdi ertesi günlerin tatminkar gözyaşlarına boğuyorum eksik kalan resmini.
ve ben sende kalıyorum her gece gözlerimi yumduğumda.
sakın uğrama evimin yakınlarına
kokunu hala hissedebiliyorum...

9 Şubat 2011 Çarşamba

1875


sana bağışlıyorum tüm umutlarımı bu gece
tek varisi bu sevdanın sen gözüküyorken.
ellerimde gitarın yırtılmış telleri
dudağımda samsum 216
ve hiç gitmediğim yerlere dönüşsüz tren bileti.
iç savaşlar boy gösterdiği tarihlerde
yol üstü bir sağlık evinin beyaz meleği iken görmüşlüğümde hala gözlerim.
yaralı bedenlere dokunan masum ellerin,
kiminin sevgilisi,kardeşi ya da sırdaşıydın sararken bedenlerini.
ileri yolun sonundaki koruluk hala duruyor yerinde
asırlar geçmesine rağmen orman tüm yeşilliğini seriyor yoldan geçen yabancılara,
tıpkı sen gibi.
ürkmeden seviyor izleyenleri.
benim ise biten savaşlarım var barış ilan ettiğim.
senden öncesine dönüş bu anne.
babamın gözlerini son kez kapadığımda aklıma beyaz elbiselerin geldi,
dolgun yüzlü sevgililerin kör dokunuşlarını izledim.
savaş bitmeden de barışlar ilan ediliyormuş.
trenin kalkmasına saatler kala girdim gara,
ıslak ve soğuk odasında iki kadın.
bembeyaz ölüm melekleri.
anne,
babamı severken hiç benden söz ettin mi.
ben sizi çok kıskanırdım,
ilk sevgilim bu yüzden terk etmişti beni.
ve daha da olmadı senden sonra kimse/m…

artı/k

bildiğin kelimeler yine
düş
gece
yıldızlar
sen
tenin
kokun
aşk
felan fistan.
ötesi yok gibi bu dünyanın
arabesk bir haykırış
bitik bir düş.
acılarıma acılar ekleyip şiirler yazıyorum
daha çok efkarlanıp sigara tüketiyorum.
bilmediğim kadınlara sarılıp aşk diliyorum.
ben galiba seni çok özlüyorum...

7 Şubat 2011 Pazartesi

anlamsızlık üzerine dipnotlar!

m:kardan adam yaparken düşürülen mektuplar...

e:mektupların kara çizdiği silüetler..

m:bir şehirden kız kaçırma merasimi...

e:şehri kaçıran kızın merasimi...

m:ölüm suskun bir direniştir kimi zaman...

e:yaşamak için susmak çoğu kez direnmenin ölüm halidir aslında...

m:uçurumdan düşmek üzere olan bir atlının kalp atışları olmak isterdim bazen...

e:nabız atışları niye bu kadar yavaş, yüksek tansiyon olasım var!

m:kentlere söven çöpçüleri oynamak isterdim bir porno filmde...

e:her şeyi beynimin sol lobunda başlatıp, sağ lobunda tüketir gibi!

m:kar altına saklanıp saklambaç oynayan çocuk gibi karışmak isterdim gülüşlerine...

e:adresi tescilli gülüşlere kar topu atar gibi...

m:masmavi gökyüzü bu aralar ve ben üzülüyorum buna...

e:lacivert bakıyorsun..

m:toz kokulu yolları seviyorum mesela...

e:buğulu bakıyorsun..

m:sana bakıyorum..

e:gözlerinde gerçekleşen bir ihtilalin son perdesi gibi...

5 Şubat 2011 Cumartesi

sıkıntı

intikam
düşlerime girdiğin her an için bir çizik atıyorum yüzüme

solgun
artık yüzü parlayan kadınlarla sevişmiyor onları öpmüyorum
solgun bir kışa hazırlıyorum bedenimi

gitme
her ne kadar pişman da olsam
sen
kadın
gitmemeliydin

kısa
son gece özlediğini bilmiyordum

kanatlan
sevmediğin tüm bedenlerde beni arayan bir sürtük müsün hala...