21 Temmuz 2011 Perşembe

.

KAPALIYIZ...

19 Temmuz 2011 Salı

hata

belki de ben hata yapıyorum,bak belki diyorum.
ama sen hep hata yapıyordun,
beni çok sevmek hata değildir ama bana teslim olmak hataydı,mesela.
sonra ben sabahları senin için uyanmaz iken sen geceleri benim için geç yatardın,hataydı.
bir gün hatırlar mısın;
sen beni çay içmeye davet etmiştin de evde çay bitmişti,ben hep hatırlıyorum.
çay almaya ben gitmeliydim,ama inadın beni yenmişti.
keşke çay almaya giderken dönmeyi de yapsaydın...
sonra böyle tuhaf hikayeler yazmak da senin hatandı,
benden şair falan çıkmaz,biliyorum.
ama sen ille de yaz derdin.
okurdun beni,öperdim.
sonra işte bildiğin gibi,ben çocuk bekliyordum ondan,sen beni severdin.
galiba yaşamamız hata...

15 Temmuz 2011 Cuma

neriman

ah neriman diye başlayan bir şiir mi yazsam gözlerine ,
bak yine gece oldu,neriman şimdi uyuyordur.
erken uyur geç kalkardı ama hep güzel bakardı.
hatırlar mısın;
nerimandan aşk kalıntılarını konuşurduk her gece.
hecelerdik kelimelerimizi ve dudaklarımız birleşip neriman'dan şiirler okurduk.
ismini neriman mı koysak bu ayrılığın,
hani gece gece üşüyen bedenimizi buz gibi yakan ayrılık varya.
en son halk pazarında rast geldim neriman ile,kolunda sebze poşetleri bir o yana bir bu yana sallanıp gözlerini gizliyordu gökyüzünden.
neriman şarabı da severdi,gerçi hiç sevmedin onu ama o severdi bizi.
ne zaman şarap içsek senden bahsederdi.
şarap getirsene sevgilim,
neriman'ı anar senden bahsederiz...

13 Temmuz 2011 Çarşamba

ceza

kime ve neye yazdığımı bilmediğim şiirimsin,
her gece antideprasan kokan ağzının tadında kaldı dudaklarım.
sabahları terli bedenimin tuzuna bandırdığın dilinin izlerini taşıyor yorgun bedenim.
mısra mısra senden kaçarken,tüm dizeler boğazıma tutuluyor.
kaç kelime daha yaşar ki gözlerin ve kaç defa yoluna dökülür sözlerim.
artık iş çıkışları koşturarak giriyorum bir batakhaneye,tenlerinde yağ kokusu kadınlarla sevişiyorum.
parçalanmış cesetlerin olduğu morglara gece kaçamak ziyaretler yapıp kokunu arıyorum sonrasında.
evin ışıklarını açık tutup aşağıdan kaldığımız odanın penceresini izliyorum.
geçen bitti ilaçların,reçetesiz alamadığım dudaklarının kokusunu özledim...

10 Temmuz 2011 Pazar

tuhafsamalar

gökyüzü maviliğinde gözlerinin,altın sarısı başaklar topluyorum saçlarından ve yangın gibi kokuyor dudakların.kül ve toz karışmış dilime...


ah zaman.kırık,bir o kadar da umursamaz.sonra arabalar geçiyor şose yolun ortasından,kayıklar denize açılıyor ve sen ölüyorsun.güzel son..


gece,mavi bir trenin solgun ışıkları.raylar yoldan çıkmak üzere,ellerim belini kavrıyor.kapa gözlerini istasyon yaklaşıyor...


sigara,kaç kuruşa gelir ki dudaklarnın arasına ve kaç kuruşluk sevdaların hatrına dolar ciğerlerine.hadi bir tane daha yakalım,sönmeden ateş...


ölüm,kan kusuyor olmalısın.sanki dün gibi aklımda dudakların,galiba ben yoruldum.kaç gel mezarıma...


savruk,kelimeler.
ölüm kadar uzak nefessizlik,kitapların.
ucu karanlık dokunuşlar.
gel bu gece ölmeyi deneyelim,belki aydınlık görünür bedenlerimiz.
dokunur severim çocuk gibi...



ne zaman sana baksam gözlerim kapanıyor,
susuyor ellerim ve dağılıyor düşlerim.
ne zaman sana baksam benden öte sen duyuyorum...



ah be sevgili,yazmak seni durgun suyun en diplerine.
savruk rüzgarların kırılgan dallarına kondurmak yaslı düşlerini.
gökyüzü masmavi sensizlik kokuyor.
biz ve sen,gitara karışan çığlıkların.
sonra her sabah uykusuz uyumamalarımız.
ah be sevgisiz sevgili,
hava kara bir leke gibi.
gözlerim kapanıyor,üşüyorum...



parmaklarımda kirli bir ayrılık tadı ve kulaklarım mad world dinliyor belki seni anımsar diye.
kalbimin en pak köşesinde yitirdiğim serzenişler varken sen çıkıp ellerinle temizlerdin tüm kirlilerimi.
şimdi tümden arınmış bir siyaha banıyor gözlerim,
bıçak kesiği düşlerim artık saçlarında gezinmiyor ve kulaklarımda hala aynı ses,
"-senden sonra olmayacak her sevgili senin izlerinden geçecektir"...