20 Eylül 2011 Salı

terk-i tin


zamansız.
sakin duran rüzgarı oku yüzümden.
bak yine çalıyor sensizliğimiz keman ezgisinde.
kaç haykırış.
bu defa son dediğim tüm sevdalara inadım her gece.
sevişmeden gidilen tren yolculuklarım vardı.
ankara her sabah soğuk beklerdi beni.
şimdi memleketim gözlerin kadar kızgın.
ben yine,
sana dönmüş secde ediyorum.
yitirildiğimden bu yana sadece dokunuyorum kadınlara.
acıtarak içimizi.
hiçbirinde olmayan sevdam,
seni özlemek bile çare etmiyor artık.
ve keman susar...

15 Eylül 2011 Perşembe

ruh terbiyecisi


köşe her zaman ki gibi sessiz idi.son dükkanın kepenkleri kapanır kapanmaz odanın ışığı açılmıştı.hangi zaman diliminde sesleneceğini bilemeden -ben,diyebildi sadece.
sessizce inen bir nefes hissediyordu.
açılan kapıdan içeri girdiğinde sol tarafının üşüdüğünü fark etmişti.
hemen yatağa uzanıp üstünü çıkardı ve elini sol tarafına attığında hala sıcak kan akıyordu,ama üşüyordu.
ıslak bez ile kanını temizleyen kadın bir yandan da dudaklarını ıslatıyordu öpüşleri ile.
temizledikten sonra dudakları ile yarasına uzanan kadın,bir çekişte kanı içine çekti.
artık daha temiz görünüyordu yarası.
sonra kadın soyunmaya başlamıştı adamın kapalı gözlerinin önünde.
adamın üstünde kandan başka elbise kalmayana kadar kadın öpmüştü bedenini.
artık daha sıcak akıyordu kan.
ve kadın ellerini kullanmadan tüm bedenine sürüyordu kokmayan kanını.
arada gözlerin açan adam konuşacak gibi olur,kadın dudaklarına yapışır sustururdu.
ve kadın son defa asılmıştı yarasına.
adam sadece kasılmıştı.
gerisini kadın dokunmadan yapmayı beceriyordu.
sabah olduğunda kadın gözleri açık kanlar içinde uzanıyordu.
ve merdivenlerden sadece nefes duyuldu.
sabahın ilk ışıklarında sokaklar hala korku kokuyordu...

4 Eylül 2011 Pazar

çamur

yağmur.
sen gittiğinden beri beklemediğim en son şey.
toprak.
kavuşmaya yakın hissettiğim ilkim.
gözleri dudaklarından daha güzel gülen kaç kadın tanırsın ki?
ya da saçları teninden açık kaç beden sarılır?
sonra güneş kıskanırdı her gülüşünü.
kıştan kalma şarkılar alırdık baş ucumuza.
senden öteye geçemediğim bir sokağım vardı.
yalnızlık.
sus dediğin andan beri.
aşk.
uzak ama senin olan tek şey belki de.
şimdi sarı saçlarını yüzüme savur sevgilim.
yağmur her yağdığında,
toprak koksun bedenin.
dudaklarım çamurdan cildine hayat versin...