20 Ekim 2017 Cuma

küçük kadın

bir manastırın pencere dibinde uzanmış
kızlığına dokunuyordu aşkın en saf kadını,
şimdi arkasında sakalları ağarmış bir adam 
ve gidip gelen hırıltısı duruyor.
saçları hala kısaydı küçük kadının,
manastırın o inleten duvarlarına sürdüğü meme ucu
şimdi adamın parmak uçlarında
ve tanrısı olmuştu kadının,
arkasına dayanmış adam..

8 Nisan 2017 Cumartesi

ist.

sen,
hiç martıya ekmek attın mı?
sirkecide bir otel terasında.
her sabah uyanmanı bekleyen kaç martı var
ve her sabah yolunu gözleyen kaç sevda.
kaç soru daha gerek kadın?
denize ulaşmaya yakınken,
birden uyanmak
araba camında patlayan merminin sesi ile.
kaç cehennem paklar günahlarımızı,
günah kelimesi dimağımdan silineli çok olmuşken..
şimdi bitiyor hayal..
istanbul;

sisli ve yağmurlara gebe bir kadın gibi..

ses

dönüp baktığında geçmişine kalan tek şey içinde sen olan şarkılarmış,
sadece bir ses.
sahibi ölmüş ya da hüzünlü ya da unutmuştur,
seven gözlerini.
bir ses kalmış
çokça kadından sadece bir kaçından.
ah ayrılık....
hiç duyulmayacak bir kalemden sana geliyor her dize.
sanırım ölüme kadar çıkmayacak bir sızısın...
özlüyorum..