28 Haziran 2011 Salı

küf

imkansızlıkların cirit attığı bir odanın içine hapsedilmiş cıyak pervane sesi ve yaz sıcağının belli belirsiz esen terli kokusu kıvırcık saçlarının dalgasında kaybolduğu anı unutturmaya yetmiyordu.
masum değildi,ya da masum olmaması gerektiğini öğrenmişti.
yalnız da değildi,kalabalıklarda da yaşamıyordu.
sadece isminin baş harfinde aşk'ın a sını taşıyan ve gözleri hiç mi hiç aşk dolu bakmayan,bedeni sevişmekten büzüşmüş bir fahişe suskunluğu gibiydi..
masum değildim,ama masum görünürdüm.
ellerim ne zaman avuçlasa kalçalarından terk edildiklerim aklıma gelirdi.
sonra terk edeceklerim,ve o..
ve dudaklarına benden önce konan tüm sıcak bedenlerin arsız gülüşlerini taşır gibi bakardı.
sevişirdik olmadığımız her gece,yalnızlık ve biz.
duvara dayalı bir portrenin arkasına saklanan masum orospular gibiydik.
sonra evi satılan kiracının bodrum katlardaki nem ile olan mücadelesine ortak olurduk,gece ve sessiz.
ıslak bodrum duvarlarında kavga seslerine karışan inlemelerimiz vardı.
ve yalnızdık.
ışıkları kapanan bir sevişmek yaşamadan yalnız kalınması gerektiğini öğrendik.
şimdi beni beklemesi gerektiğini bile hayal edemeyen sevgilim,
yalnızlık küf tutmuş bir mutluluktan ibarettir...

23 Haziran 2011 Perşembe

twitter

ailecek bekleriz...

https://twitter.com/#!/mirdelaldeniz

21 Haziran 2011 Salı

kan

ilk defa kanatıyordu kadının düşlerini,tırnak aralarında geceden kalma başka kadının sırt derisi ile.
sevişmek kimi zaman kaybolduğu hayattan çekip çıkarmaya yetiyordu,ta ki uyanana kadar.
ki her sevişmeden sonra apar topar üstünü giyinir dönerdi sırtını kadına.
ve kadın her defasında uyuyana kadar izlerdi,dokunmadan.
adam hiç mi farkında değildi,bilinmez.lakin ne zaman tırnak aralarını temiz görse sevişmesi gerektiğini anlardı.
ve kadınları vardı adamın,hiçbirinin olmadığı ve hiçbirine kavuşamadığı.
gözlerinde ayrı ayrı anlam bulduğu aldatılışlarını saklardı,dudak aralarından çıkan dilinde.
şimdi yalnız kalmak ve terk edilmek ertesinde tırnak aralarından kendi etini temizliyor...
 

16 Haziran 2011 Perşembe

ön

aralığı koyu kırmızı açılan kapı kolu yağsız ve tozlu oluşundan sertleşmiş uzun zamandır öpülmemiş dudakların gibiydi. 
aralıktan içeri simsiyah sızan ışık gözlerinin hiç bir zaman olmayacak karalığına benzetiyordu korkularımın arsızlığını. 
pencereden esen rüzgar sesi bile yabancı bir şarkının bilindik bir melodisini andırıyordu. 
sonra ellerin uzanıyordu ellerime,ben kapatmışken gözlerimi cildimden akan ter dudaklarını suluyordu masumca. 
şimdi sıcak bir akıntı gibi boynumdan inen kanı hissediyorum,ellerimde bir tutam saç ve bir parça etin var. 
gözlerin ise görmediğim bir köşede hala açık ve bana bakıyor...
sevişmek ya da ölmek arası kalacağız... 

9 Haziran 2011 Perşembe

sıradan

sıradan bir insansın,
sıradan bir insana tutulursun,
sıradan arkadaş olursun,
sırası gelince dertleşirsin,
sıradan kaçamaklar yaşarsın,
hala sıradansın.
sıradan bir aşk yaşarsın,
sıradan sevişirsin,
sıradan geçer gecelerin,
sırası gelince terk edersin,
sıradan olur gözyaşların,
sıradan bakarsın ardından,
hala sıradansın.
sıradan bir ölüm yaşarsın,
sıradan olur mezar taşın,
sıradan insanlar gelir,
sıradan dualar okur.
ve hala sıradansın,o bunu hep bilir...