28 Haziran 2011 Salı

küf

imkansızlıkların cirit attığı bir odanın içine hapsedilmiş cıyak pervane sesi ve yaz sıcağının belli belirsiz esen terli kokusu kıvırcık saçlarının dalgasında kaybolduğu anı unutturmaya yetmiyordu.
masum değildi,ya da masum olmaması gerektiğini öğrenmişti.
yalnız da değildi,kalabalıklarda da yaşamıyordu.
sadece isminin baş harfinde aşk'ın a sını taşıyan ve gözleri hiç mi hiç aşk dolu bakmayan,bedeni sevişmekten büzüşmüş bir fahişe suskunluğu gibiydi..
masum değildim,ama masum görünürdüm.
ellerim ne zaman avuçlasa kalçalarından terk edildiklerim aklıma gelirdi.
sonra terk edeceklerim,ve o..
ve dudaklarına benden önce konan tüm sıcak bedenlerin arsız gülüşlerini taşır gibi bakardı.
sevişirdik olmadığımız her gece,yalnızlık ve biz.
duvara dayalı bir portrenin arkasına saklanan masum orospular gibiydik.
sonra evi satılan kiracının bodrum katlardaki nem ile olan mücadelesine ortak olurduk,gece ve sessiz.
ıslak bodrum duvarlarında kavga seslerine karışan inlemelerimiz vardı.
ve yalnızdık.
ışıkları kapanan bir sevişmek yaşamadan yalnız kalınması gerektiğini öğrendik.
şimdi beni beklemesi gerektiğini bile hayal edemeyen sevgilim,
yalnızlık küf tutmuş bir mutluluktan ibarettir...

1 yorum:

Babel Fish dedi ki...

merhaba,

benim derdim başka. :)
rica etsem şu aşağıda linkini verdiğim acıklı hikayeye bi fikrinizi yazsanız?
kendimce bi ortalama filan alıcam evet :))

http://devrikminder.blogspot.com/2011/06/ah-azize-vah-azize-kanunlar-uzerine.html

Yorum Gönder