14 Ocak 2011 Cuma

bir iç geçiriş ve yürekten sızan tehlikeli itiraflar




bir yalnızlık doğuyor bu sabah
hiç bakmadığım gözler tutmadığım eller ve öpmediğim dudaklar gibi
bu sabah bir yalnızlık doğuruyor gözlerim.
şimdi bilmem hangi istikametin hangi durağına gidişi olmayan bir serüvene ilerliyor yüreğim
ve sen hiç olamayacak kadar gercek iken
ben yine her durakta bir yalnızlık doğuruyorum
artık sigara bile kurtarmıyor iken gidişini
ben yeni açılmış jiletler diziyorum bileklerime
ah sevgili
güneş yine eskisi gibi sıcak ve parlak
bak insanlar yine uyanıyor
makineler duman gönderiyor tanrıya
ve yüzün karşımda
ilahi bir güç mü yoksa bilmiyorum ki
sahi seni tanrı mi gönderdi insanların medeniyetsizligine
ben artık erken uyuyorum
yani anla sevgili sen gelmeden ben ölmüş oluyorum
şimdi hafif midem yanıyor malum her sabah sen olmadan uyanıyorum 
ve sevgili galiba bu son kelimeler yüreğimden çıkacak olan
kime neden niye yazayım ki he
sana dair tüm hayalleri bir bir çöp kovasında yaktım
sonra tanrıya sövdüm
ellerin bir bebeğe hiç dokundu mu sevgili
ben dokundum her sabah
yumuşak ve bir o kadar masum
gözlerin gibi
sen kokuyordu saçları
ve her durakta bir yalnızlık doğurdum sen gidince
ismini sen koydum
mendil var mı sevgilim toz kaçıyor yine düşlerime
ağlıyorum anla işte,
hani birlikte becerdigimiz düşlerim
off be sevgili
tam da günler uzuyor iken gitmeseydin
ve ben sana anlatsaydım yine hayallerimi
dün araba aldım sevgili
sırf senin durağında sessizce bekleyeyim diye
ama eski ya bazen üşüyorum içinde seni beklerken
ben gideyim artık he
ne dersin bu kadar ağlamak yetti gibi
sonra insanlar var etrafımda deli mi desinler
ah be sevgili
bir şehirde bir sen ağlamak ve bir ağlamak sana bir şehirde
rengini unuttum gözlerinin sevgili
biri şu müziği kapatsa sevgili
mendil de yok hani
salya sümük oldum
neyse sevgili vakit erken de olsa ben gideyim artık
tanrı seni bekler
bu defa suskun bitsin kelimeler be sevgili
yürekten vurmasın kimseyi
bana yetti galiba bu sızı
neyse gittim
kapat bu müziği de uykum gelsin be sevgili.
unutmadan bir itiraf da sana;
ben iyi bir yalancıyım...

ve yine bir yol hikayesi
be defa ağlamamak için tutmuyorum gözlerimi
kelimler dilimde değil ki susayım zamansız
off be güzelim of
arabesk mi dinlesem yoksa harap mi etsem bu yüreği gidişine
lanet olası gözlerin
mavi
sadece mavi
neyse sevgili
parmaklarım yutkunamadı bu defa
görüşürüz sonra...

pardon sevgili son bir şey daha
bugün o aldığın sarı kravatı taktım
bil diye sey ettim sadece
görüşürüz
mavi
sadece mavi idi gözleri
vurgun yer mi gözlerden insan?
çok büyük bir sürgün bile yer
eğer mavi ise,
neyse gittim sevgili...

gece ürkek bir dokunuş gibi
sustur şu parmak uçlarımı sevgili
bak el aleme rezil olduk yine
ah be neden gidişlerin hep birinci sayfa haberleri gibi gözlerimin önünden geçiyor
şimdi cama yaslı yüzüm
malum kış mevsimi
bu yol çok virajli be sevgili
başım donüyor her elveda dediğinde...

bir kadın
yaşamak ve ölmek arasında ince bir çizgi
mavi
sadece mavi gözler
şimdi ölümü hak ediyor bedenim...

8 yorum:

Adsız dedi ki...

kaç kadın
ve renkli bir çift göz daha ağlarsa
ölür bedenin...?

delal dedi ki...

öldü merak etme...

Adsız dedi ki...

Yetmez ama EVET... :)

delal dedi ki...

ötesi ne:))

Adsız dedi ki...

Ötesini İtirafçı bilir :)
Yalancılığını söyleyebilmişse, gerisi gelir :)

Adsız dedi ki...

ötesi;
Cehennemin karakutusu'nda kayıtlı :)

delal dedi ki...

peki bakmalıyım:)

ah sensiz dedi ki...

öldü demekle ölünmüyor bra delal ! Keşke ölebilse insan hiç değilse acı çekmez dimi ama...

Yorum Gönder