12 Temmuz 2010 Pazartesi

a.k-2

Uyandı.
Son kez gözlerini kapatmadan ve şaşarak kendine uyandı yatağından.
Gitti yıkadı yüzünü buz kesen suyla ve kuruladı sert yüzlü havlusu ile. Alışkan değildi yüzü bunlara,
Alışmadı da,
Alışamazdı da…
Saat 8 olmuştu ,çıktı dışarı.
Buz kesti kulakları.
Araması gerekirdi onu,
Ama ellerini zorla ısıttığı ceplerinden çıkaramadı.
11 olmuştu saatler ve telefon geldi.
Beklemiyordu nedense..
O idi.
Sesi solgun ve ağlamaklı ama cesaret dolu idi.
Pişman değilim ,olmadım der gibiydi duruşu.
-eşim mesajını görmüş.
Dondu.
Kalbi çarpmaya başladı hızla,donan bedenini içinde.
-susacak mısın?
Konuşmadı,
Kapandı telefon.
Oysa mantığını yenip duygularını ona vermesini aylar önce istemişti ondan.
-olmaması gerekir,evliyim,çocuğum var,demişti..
Ama o,
-güven bana ,mutlu olacağız ,demişti.
Oldu,
Çok da mutlu oldu-lar.
Ama sürmedi,
Sürdüremedi.
-senin korkak olduğunu bilseydim durup yüzüne tükürürdüm ama onu da haketmessin ki sen…
Son mesajı bu oldu.
Ve bir daha aramadı.
Mutsuzluğuna ve umutsuzluğuna kaldığı yerden devam etti.
Her defasında yüzüne vurdu eşi olanları.
Ve utandı korkak birine aşık olduğu için ,kendinden..
ve oğlana ne mi oldu.
Korkmuyorummmmmmmmmmmmmm
korkmuyorummmmmmmm
korkmuyorum
titrek ses ve gözyaşları ile ağzından çıkan son kelimelerdi bunlar mavi derinliklerle buluşmaya giderken.
cesaretini ona vermiş ve korkusunu almıştı ondan ,
o yokken iyi baksın diye yüreğine-me.....

0 yorum:

Yorum Gönder