8 Mart 2011 Salı

lanetli sıvı

yıkık bir binanın küf kokan odalarında komşu kızlarını öpüşümü hatırlatır acı biten her filmin sonu.
gökyüzüne çıkarken utanırdık,
masum bedenlerimiz lanetlenmiş bir sıvı tarafından kuşatılmış gibi hissederdik..
evlerin içeriyi aydınlatamayan gaz lambalarına sokulur masal dinlerdik daha öncelerinde.
yüzümüze sürdüğümüz hiç bir ayrılığı geri çevirmeden uyurduk geceleri.
sonra şehirlere taşınmaya başladı huzursuz gidişlerimiz.
bir şehirde fazlasıyla kalmak fazla geliyordu bedenlerimize.
hala içimizde lanetlenmiş bir sıvı geziniyordu.
sonsuz bir acı gibi bitiyordu yine filmler.
sinema salonlarını keşfetmek zor değildi,zor olan sevgili ile gidemediğin sinema salonlarını alıştırmaktı bizsizliğe..
her şehri değiştirdiğimizde gökyüzü de değişirdi,
ıslak umutları saçlarını parlatan gençleri öldürüyorduk yavaş yavaş,
kızlar artık boş binalarda öpmüyordu terli dudaklarımızı ve biz kızları sevemiyorduk lanetli diye.
sonra kutsanan bedenlerimizi azat eden kadınlar tanıdık ve ilk sevdiğimiz kadınlara lanetlenmiş herşeyimizi boşalttık.
şimdi adresini bilmediğimiz şehirlerin gece sessizliğini bozan bedenleri var lanetlerimizin.
ben çocuk seslerini sevmiyordum,o da sevmiyordu.
ama artık duymadığım bir çocuğun sesinde uyanıyor geceleri, tüm laneti üzerime sinmiş sevgili kadınım...

0 yorum:

Yorum Gönder