8 Ağustos 2010 Pazar

sal



şimdi bir mısara dökülse dilimden
dudakların kurur
ikincisinde
gözlerin kapanır
üçe gelince dilin damağın kurur

son mısramda yüzünden bir sürü ben boşalır yüreğine...

 

 

usulca yaklaş
ve fısılda nefretini kulağıma
son defa çevirip kendime
susturayım dudaklarını...

 

sana sarılmayı hayal etmeyi sevdim sen dokunurken bedenime
oysa hiç düşünemedim tenlerimizin uyuşmamazlığını
şimdi az kay sevgilim
sıcağa gelemiyorum sen dokunurken...

 

her isyan ezgisinde sana bir adım yaklaşıyorum
soğuk
küflü
kokusu olan
dipsiz

karanlık birşeymişsin.
merak etme
ben sana geliyorum
bir uçurumdan aşağıya düşürürken umutlarımı,
aç kollarını ölümüm...

 

kaç ateşli bakireyi kandırdık bir dudak bükmeye
şimdilerde tüm bakir hayatların kabusları üzerimize abanmakta
sanki intikam yemini etmiş gibi ısırmakta dişleri ile cildimizi...

0 yorum:

Yorum Gönder