16 Kasım 2009 Pazartesi

sübyancının savunması



Kim öldüyse içindekini haykırarak öldü.
Bu benim en doğal hakkımdır…
Hiçbir zaman yaptığımdan pişman olmadım,olmam da,olacak bir şey de değil yaptığım..
Bedenine hükmedebilen kaç beden sahibi vardır.düşünce de bedenden gelen dürtülerin merkezi değimlidir.
Hiçbir insan aç olarak hayatını sürdüremez,sürdürmemelidir.



Olay gününden bir hafta önce idi onu görmem.
Çıtı pıtı,deli dolu ve sempatik bir duruşu vardı.gözlerindeki ateş gözlük çerçevesinin arkasında bile belli oluyordu.
Tutamadım gözlerimi üzerinden.bembeyaz bir teni ve oldukça çekici dudakları tahrik etmeye yetti beni.
Göz göze geldiğimiz an içimdeki ürpertiyi tarif etmem imkansız kaldı.tarifi imkansız sevinçler var ya öyleydi sevincim,heyecanım.
Fark etti onu baştan ayağa kadar süzdüğümü ve o da gözlerini çekemedi üstümden.5 dakikada olup bitmişti her şey.
Ve geçip gitmişti yanımdan,kokusunu bırakarak..karışmıştı kalabalığa…
Gece çok düşünmüştüm onu,yastığı o hayal ederek yatmıştım.
Kimdi,ne yer ne içerdi bilmiyordum.ama onu tekrar görmek için tarifsiz bir kışkırtıcılık vardı içimde.
Aynı saatte gördüğüm yerden geçtim tekrar görebilme umudu ile…,
Ve ilkinden daha çok atan kalbim durma noktasına gelmişti.bişiler sorup konuşmak istesem de kuruyan dudaklarımdan söz çıkmadı..
Ve yine kokusunu bırakıp geçti yanımdan,solgun kalabalığa karışarak..
3. gün gitmedim,korktum tekrar konuşamam diye.saatler 4.günü getirmemek için bana inat geçmiyorlardı.
Ve nihayet gelmişti 4.günün saati.
Solgun kalabalıktan beliren bir ışık bekledim.
1 saat
2 saat
3 saat….
Yoktu.
O gelmedi 4.gün…

Yıkıntılık ne imiş anladım.kendim yaptım demekle yetindim.
Tüm sevincim,tutkum,hevesim sönmüştü..
Hayalet gibi dolaşırsınız ya,farkım yoktu.
Ve onu gördüğümün 7. günü sabah uykusundan uyandım uyanamadım durumunda iken kapı çaldı.
Açmamak için çok direndim.ama içimden bir ses açmam gerektiğini söyledi.
Kalbim tekrar atmaya başlamıştı.akşamdan kalma kafa ile açtım kapıyı.
Açmamla donmam bir olmuştu.
Karşımdaydı.
Bembeyaz teni ve dudakları ile..
Gülümsedi..
-istersen komşular görmesin,der gibi bakış attı çıplak bedenime.heyecandan üstüme bir şey almamıştım.
Girdi içeri ve hiç konuşmadan dayadı duvara bedenimi….

55 yaşında dul bir bayanım hakim bey.benden 40 yaş küçük biri ile olmamın hukuksal olarak suç olduğunu biliyorum.cezamı da çekebilecek güçteyim.
Pişman olmadım ve olmam da yaptığımdan..
Ben içerde iken onun her sene büyüyüp erkeğim olacağını biliyorum.


-dava görülmüştür.
Karar:sanığın suçu övme ve işlemesi girişimleri ile beraber 40 yıl ağır hapis cezasına çarptırılmasına karar verilmiştir.



Sonu ne mi oldu;
Kadın 68 yaşında aşırı rutubetli ortamda kalmasının yol açtığı hastalık sonucu öldü.
Genç 55 yaşına kadar evlenmedi.o yaşta 15 yaşında bir kız ile girdiği ilişki sebebi sonucu idam cezasına çarptırıldı.
Olayın hakimi ilk duruşmadaki hakimin kızı olması idam cezasında büyük rol oynamıştır.

-her sene büyüyeceğini düşündüm de öleceğimizi düşünemedim sevgilim…
---kadının mezar taşı yazısı---

0 yorum:

Yorum Gönder