29 Mart 2011 Salı

üşüyorum

soğuk bir kuyunun en dibinde yeşeren yosuna sarılı durmak gibi her gece bedeninde seyretmek ölümü,
bak sevgili bu gece de kelimelerim saçma sapan akacak bilmediğim gözlere.
ben ne zaman seni yazsam içinde kendini bulan aşkları yitiriyorum.
kimi zamanlar güneşe çıkarıyorum düşlerimi,
alıp gezdiriyorum mesela,
bir tren alıp ormanların arasına sürmek istiyorum çoğu zaman da.
ayrılıkları yeryüzünden silmek için savaşan bir aşkın kitabını yazıyorum demiştim ya sana,
o kitabın son sayfasından sana bir şiir yazıyorum.
ölmeye yakın ayrılığın tadı üzerine kelimeler yazıyorum.
bak sevgili,
yine düştü kelimelerim düzensizce.
oysa hep kafiyede arıyordun sıcaklığımı.
kapatıyorum artık gözlerimi.
ölüm bize uzak duracak bir şehre yerleşip
pencere önlerinde saksısız çiçekler yetiştireyim diyorum.
ben seni unutmak isterken kendimi terk ediyorum yine,
hayaller üzerine kurulu bir hayatın neresinden düşeceğimi bilmiyorum.
uzanıp güneşlenecek diye umut ettiğim o yosun gözlerin hala kuyunun en dibinde
ve üşüyorum...

24 Mart 2011 Perşembe

kimsin

bu defa acılar sarıyor küf tutmuş bedenimi,
acıtabildiğim kadar acıtıyorum ruhumu.
kendine dönüp baktığında senden bir iz bile kalmayan dudaklarım var,
soğuk bir odanın tavan arasına daldığında seni görebilen gözlerim var.
her ayrılığa bir adım daha yaklaşan bir ölmek isteğim var,
her seveni nefret ile dolduracak kadar seni seven bir aşk var içimde.
bu defa acılar sarıyor yüreğimi,
kanadıkça azalıyorum gözlerinde.
ben iyiyim demeyi çok iyi öğrendim senden,
şimdi yarım kalan şarkılardan bir veda mektubu yazıyorum.
gece saat uykunun ortasında kapının eşiğinde bulacağın bir zarfta olacak..
iyi bir aşkın tarifini dokunduğum ellerinden öğrendiğimde henüz aşk yaşıma gelmemiştim,
şimdi her gidişinde gözlerini bende bırakıyorsun ya,ben bir daha ölüyorum yokluğunda...

21 Mart 2011 Pazartesi

27

çoğu zaman içinden geçtiğim bir şehrin plaka numarasının hayatımın büyük bir bölümüne etki edecek olan kadının bana geleceği yaş olacağını düşünemezdim...

20 Mart 2011 Pazar

.

artık müziği sessiz dinliyorum ve ne zaman bittiğini bilmediğim ezgiler eşliğinde sana şiirler yazıyorum...

18 Mart 2011 Cuma

gecenin bakire kadınları

karşımda duran masum bir aşkın katili gibi bakardı hep gözlerin,masum dokunuşların ürkek ve bir o kadar zehirli aşklarını taşırdı gözlerin.şimdi sigara dumanı yüzünün önünden geçiyor ve ben sana el değmemiş kelimeler döküyorum bakir lügatımdan..
dudaklarına sürülen rujun tarifini gözlerimden almalısın artık,en iyi sevişecek olan ben iken şimdi rujun tadını başka dudaklar alıyor.hala dudaklarına bakir gülümsemelerde bulunuyor arsız ruhum sevgili.yol yakın ken gideceğim senden,tüm bakire kadınları alıp seni unutmaya...

17 Mart 2011 Perşembe

gözyaşların kutsanmış şehri

köprüler inşa edildi önceleri
ve o köprüler yürekleri taşıdı bir taraftan diğerine
sonra yollar genişletildi
daha çok yürek kavuşsun diye
denizden yürekleri taşıyan makineler yapıldı
kuşlar gibi uçan şeyler icat edildi
yerin altından yürekler taşındı
demirden özlemlere trenler sürüldü.
her yolculukta bir adım daha küçüldü yürek
ve gözler uzakları aramadı soluksuz kaldığında
aşk hemen yanı başında olmalıydı
ve aşklar sığmadı yolculuklara
vagon arası boşluklarda sigara içmeyi unutana kadar.
sonra biri çıktı
yalın ayak aşka yürüyen biri,
gözleri masum bir fırtına
saçları dalgalanmayan bir güneş.
şimdi yolculuklarımın ertelenmiş güzergahına sapıyoruz
ellerimde elleri
gözleri en uzağıma bakmakta,
bahar ne zaman gelse
ankara hep soğuk karşılar geceleri
ve biz yine yalın ayak sevişiyoruz...

16 Mart 2011 Çarşamba

a.k-4

ela bir yalnızlık

şimdi sabah olacak
uyanıp giyineceğiz yalnızlıktan yapılma en şık elbiselerimizi
sonra aşk olduğumuz insanların ölü ruhlarına dualar okuyup karışacağız yalnız kalabalıklara
bir çift göz bizi izleyecek
kimisi yeşil
ilkbahar yağmuru sonrası kokan yemyeşil ovalar gibi
kimisi de ela
ölümü çağırır gibi
ve bakacak yalnızlığımıza
ve biz iki aşık suskun kelimeler yazacağız,
kendimizden başka her aşık için gözyaşı dökeceğiz yine,
gelişin kutlu ve mutlu oluyor da
gidişlerinde karanlık çöküyor gözyaşlarıma kadın...

14 Mart 2011 Pazartesi

ferman

kulaklarımda tuhaftan sesler,
-biri şu televizyonu kapatır mı?
sesimi duyduğumu sanmıyorum,onur akın hala sevgiliye -seviyorum seni,demeyi bırakmadı baksana.
yılları sırılsıklam eden ayrılıklar giyinirken
çocuklar dağlara çıkmış aşkın fermanından,
ilk kez terk edildiğim sevgilimin dudaklarını anımsatan biri ile tanıştım.
gözleri deli dalgalara teslim edilmeyi bekleyen,
belki de benim gibi ergenlik çağındaki çok aşığı mecnun eden biri..
ama artık eskisi gibi değil vedalar.
terk edilişler suskun değil,
sadece beklemeyi öğretti her giden...

11 Mart 2011 Cuma

mor'u düşmüş bir aşk

diz kapakları kapının eşiğine çarpa çarpa mor'armış bir veda sunuyorum sevgili,
kapı kapanmadan üzerimize çek git evimden.
artık mor elbiselerini ışıksız odanın kırık aynasında giyer,
gözyaşlarına sunarsın günahkar bedenini.
ben tüm cümleleri asıyorum odanın tavanına,
senden geriye kalan her şey üzerime bir korku gibi çöker de unutmam diye.
mor bir korku ya da koku idi her gece ıslak yatağın kalıntısı.
elini çabuk tut kadın,
dizlerim taşıyamıyor kapının eşiğindeki ayrılığı.
mor bir aşkın düşüşünü sadece ben kaldıramam.
mutlu kalman için her şeyi siliyorum bu gece.
dönme
dizlerim tutmuyor mora bulanmış ayrılığı...

aldanmış yürek

sigara bitti,
gece hala aynı tadında
birazdan köpek sesleri saatin tiktaklarını deşip geçecek.
kendi dilinde birileri aşk çığıracak
müzik yine alıp götürecek gerilere.
bu gece dudaklarımın kuruduğunu fark eden bir insan tanıdım,
gözlerini görmedim,sesini duymadım ve cildine dokunamadım.
sen sandığım çok insan gibi,çekip gitti.
kaldırım taşlarına yazılan isimleri hatırlattı bir an
farkındasın herşeyin ama farkında değilsin.
yarın sabah güneş nereye geç doğacaksa oraya kaçmak istiyorum,
güneşin beni kovaladığı bir yolculuk mümkün mü?
belki şehrine de ulaşırım,ama deniz aşırı gitmem gerek
ardımda koca bir güneş kovalarken duramam gözlerinin uykulu olduğu şehrinde.
şimdi yola çıksam diyorum
sabah burda güneş doğarken ben şehrinin üstünden geçmiş olurum,
hisedersin belki,
gelirsin güneşin peşinden koşmaya...

saat

kan dudaklarından boynuna doğru ilerlerken gözyaşları sulandırırdı cildindeki kırmızılığı, 
saçlarında yağan karın taneleri vardı, 
göz bebekleri kızarmış bir kadın görmek istemiyordum 
ya da burnu kızarmış bir sevgili. 
bacak arası sürekli ıslak bir kadın hayal etmek hiç hoş değilken 
her gece ıslak bedenler arzulardım. 
şimdi kan iki meme arasına inmiş bile 
sivri uçlarına kaç dudağın değdiğini bilmediğim. 
ve kan en güzel yerine ulaştığında tüm vücudunu soğuk bir ihtiras saracaktı. 
sevmenin anlamsızlığını sevişmeden öldürdüğüm tüm bedenlerden öğreniyorum artık... 

mavi günahlar

bulutlar hiç mavi olmadı,ya da gökyüzüne her baktığımda siyaha büründüler.
karamsar bir ruhun giyebileceği başka renk yok gibi giyiyorum siyah hüzünleri.
çocuklara mavi renkli bulutlar çizdiğimde gökyüzü yağmura koşuyordu ve yine mavi uzak kalıyordu masum gülüşmelere..
sonra sen aklıma gelecek gibi oluyordun ama ben seni unutmak için ihanetleri anımsıyordum.
şimdilerde mavinin siyah tonunda şiirler yazıp gökyüzüne asıyorum.
gidişin gibi suskun ihanetlere yollar çiziyorum,sana bilmediğin günahları işliyorum.
büyük bir ayrılığın ardından mavi bir denize ilerliyorum,soğuk değil ama biraz korku dokunuyor gibi cildime.
gökyüzüne denizin mavisinden bir renk serpip günahlarına bir günah daha ekliyorum,sen gitme diye...

8 Mart 2011 Salı

lanetli sıvı

yıkık bir binanın küf kokan odalarında komşu kızlarını öpüşümü hatırlatır acı biten her filmin sonu.
gökyüzüne çıkarken utanırdık,
masum bedenlerimiz lanetlenmiş bir sıvı tarafından kuşatılmış gibi hissederdik..
evlerin içeriyi aydınlatamayan gaz lambalarına sokulur masal dinlerdik daha öncelerinde.
yüzümüze sürdüğümüz hiç bir ayrılığı geri çevirmeden uyurduk geceleri.
sonra şehirlere taşınmaya başladı huzursuz gidişlerimiz.
bir şehirde fazlasıyla kalmak fazla geliyordu bedenlerimize.
hala içimizde lanetlenmiş bir sıvı geziniyordu.
sonsuz bir acı gibi bitiyordu yine filmler.
sinema salonlarını keşfetmek zor değildi,zor olan sevgili ile gidemediğin sinema salonlarını alıştırmaktı bizsizliğe..
her şehri değiştirdiğimizde gökyüzü de değişirdi,
ıslak umutları saçlarını parlatan gençleri öldürüyorduk yavaş yavaş,
kızlar artık boş binalarda öpmüyordu terli dudaklarımızı ve biz kızları sevemiyorduk lanetli diye.
sonra kutsanan bedenlerimizi azat eden kadınlar tanıdık ve ilk sevdiğimiz kadınlara lanetlenmiş herşeyimizi boşalttık.
şimdi adresini bilmediğimiz şehirlerin gece sessizliğini bozan bedenleri var lanetlerimizin.
ben çocuk seslerini sevmiyordum,o da sevmiyordu.
ama artık duymadığım bir çocuğun sesinde uyanıyor geceleri, tüm laneti üzerime sinmiş sevgili kadınım...

6 Mart 2011 Pazar

kayıt dışı

ondan beklenmedik bir gülümseme gördüğümde hemen dudaklarına yapışırdım,
olacak her şeyi alt üst ederdim.
kavuşmak içinde yollara düşerdik..
silik bir hafızanın kendini tanıyamadığı yerlere yolculuklar hayal ederdim onsuz
ve yolun sonunda o beklerdi beni.
ve o tanımadığı yollara düşer ucunda ben olan yerlere sürerdi gözlerine yolları,
sonunda ben olacağım memleketlere.
galiba en orta yerindeki bir dinlenme tesisinde denk gelecektik,
eğer hayallere dalmasaydık otobüs durduğunda.
şimdi ucunda biz olan yolların sonuna varıyoruz
aramızda hala aynı mesafede kalan bedenlerle...

silik hafıza

unuttuğum gözlerini rüyamda gördüm....

3 Mart 2011 Perşembe

mor elbiseli kız ve çapkın aşığı

gece saatlerimizi bir kenara koyar sevişirdik deliler gibi,
sen dediğimde ben diyen kör bakışlı sevgilim
gözlerim hala mor bakıyor güneşe
ve kutsuyorum gidişinde her günümü.
tanrılar diz çökerdi her sabaha karşı önümüzde
ve dilerdik mutlu bir akşam ertesini.
şimdi yalnızlıklarım ve mor elbiseli resmin ile yaşamaya çalışıyorum,
nedensiz terk edilmemek
ya da nedenlere sığınıp terk etmek gibi bir şeyler yaşadık,
ve tüm yaşanan sevişmeler mor bir ölüm gibi boğazımıza dolandı.
özledim demek ne kadar işe yarar ki,
ama mor elbiseli resmin hala karşımda.
seni sevdiğimi çok kez söylesem de
ilk defa inanarak haykırıyorum.
son ayin törenine mor elbiselerinle gel sevgilim...

1 Mart 2011 Salı

kapalı

sevgili ülkeniz buraları kapatacakmış.
başka yerde görüşmek üzere...